Yazar: Ayşe Sümeyra PERU (12 Yaşında)
Editör: Sude SAYGIN (12 Yaşında)
Şef Editör: Yağmur KARACAN
Çok uzun yıllar önce…
Çevis Ülkesi çok çalışkan bir ülkedir. Çevis Ülkesi'nde yaşlı, genç, çocuk herkes kendi alanında çok çalışır. Sürekli çalıştıkları için yorulurlar. Bu yüzden de uykuya ihtiyaçları çok olur. Bir zaman sonra içlerinden bazı insanlar uykunun onların zamanını harcadığını düşünür çünkü günde on beş saat çalıştıktan sonra sekiz saat uykuya ihtiyaçları oluyordu ve bu nedenle sevdikleri ile zaman geçiremiyorlardı. Uykuda kaybettikleri zaman için bir şey yapmalıydılar. Sonunda uyumamak için bir hap yapmaya karar verdiler.
Uzun çalışmalardan sonra hapı yaptılar ve artık kimse uyumuyordu. Hatta insanlar çok çalışsalar bile yorulmuyorlar ve sevdikleri ile zaman geçiriyorlardı. Fakat bu durum çok uzun sürmedi çünkü insanlar uykusuz kaldıkça bazı insanların elleri tutmuyordu. Bazılarının ise gözleri kan çanağına dönmüştü hem de duygusal olarak kendilerini kötü hissetmeye başladılar. Gülmeleri gerektiği yerde ağlıyor, ağlamaları gerektiği yerde gülüyorlardı. Her şey iyi olması gerekirken daha da kötü olmaya başladı.
Ülke bir karar aldı. Hapların kullanılması yasaklandı ve bütün ülke bir hafta evde dinlendi. Çevis Ülkesi yaşadıklarından dersini çıkarmıştı. Günde on iki saat çalışıyor ve günün diğer saatlerinde uyuyor veya sevdikleriyle vakit geçiriyorlardı.
Aradan uzun yıllar geçti. Çevis Ülkesi hâlâ çok çalışkandı. Çalıştıkça daha çok çalışıyorlar ve yemek yemenin çok büyük zaman kaybı olduğunu düşünüyorlardı. Yemek yememek için bir hap yapmaya karar verdiler. Bunu duyan bilge kişiler toplanıp daha önce yaşanmışları anlattı ve onları uyardı fakat insanlar buna inanmak istemedi, efsane olduğunu düşündüler. Hapı üretip tüketmeye başladılar.
Artık Çevis Ülkesi yemek yemek ile vakit harcamıyordu hapları kullanıyorlardı fakat bazı insanlar bilgenin uyarısını dikkate aldı ve hapları tüketmek yerine gizlice evlerine depoladığı yiyecekleri tükettiler. Hap kullananlar çok mutluydu, yemek yemenin tam bir zaman kaybı olduğunu hapların tüm ihtiyaçlarını karşıladığını düşünüyorlardı. Bu durum çok uzun sürmedi çünkü vücutlarında sebebini bilmedikleri bazı hastalıklar ortaya çıktı. İnsanlar sinirli, yorgunlardı ama en önemlisi insanların beyni yavaşladı ve psikolojik olarak da sıkıntılar çekmeye başladılar.
İnsanlar bu hastalık yüzünden çok mutsuzlaşmıştı. Çalışırken, trafikte ve alışverişte birbirlerine bağırıyorlardı. Hatta zaman ilerledikçe insanlar çalışmamaya başladı. Bilgeler toplaşıp herkese dinlenmesini ve hap kullanmayıp sabah-akşam öğünlerinde yemek yemelerini söylediler. Ayrıca psikolojilerine iyi gelecek hobiler yapmaları gerektiğini söylediler. Bunları yapmayanları ise cezalandırılacaklarında söylediler.
Bütün insanlar bilgelerin söylediklerini uyguladılar. Artık kendilerine yetecek kadar yemek yiyorlardı ve düzenli olarak sekiz saat uyuyorlardı. Bu sayede daha iyi düşünüyorlar, daha düzenli çalışıp daha iyi şeyler üretiyorlardı. Gelecek nesiller yaşadıklarının efsane olduğu düşünmesin diye bilgeler birleşip bir kitap yazdılar ve o dönemden kalma fotoğraflarla müze açtılar. Çevis Ülkesi artık yemeklerinin tadı, kokusu, ülkenin temizliği ve çalışkanlığı ile meşhurdu. Çevis Ülkesi yemek yemenin değerini anlamıştı. Aslında ellerindeki her şeyin değerinin farkına varmışlardı. Çok mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamlarına devam ettiler.