Çiğ Köfte Macerası

Yazar: Yusuf Ziya Demir (12 yaşında)

Editör: Sude Saygın (13 yaşında)

Saatimin alarmıyla uyandım. Saat 9.00’du. Nedense canım da çok çiğ köfte çekiyordu. Ama kendi yaptığım özel çiğ köfteden. Sonra hatırladım, bugün Mayıs'ın 6’sıydı. Yani yıllık çiğ köfte yapma zamanım. Yılda bir kez çiğ köfte yaparım ve bu yılda bir kere olan zaman yine gelmişti. Ben arkadaşım Yusuf ile Balon Muhammet’i aradım ve onlara çiğ köfte yapma zamanının geldiğini söyledim. Ve listemize göz attım.

1.     Amerikan lavaşı

2.     İtalyan sosu

3.     Macar tuzu

4.     Hırvat köftesi

 Listedekileri alıp çiğ köftemizi yapmak için Yusuf ile Balon Muhammet’i çağırdım. Onlar benim evimin önüne gelene kadar ben de gerekli alet edevatları ayarladım. (Bıçak, kalkan, para, kazma) Geldiklerinde Yusuf’un yanında, dev canavar uçan kaçan arabasını getirmeyi unutmadığını gördüm. Hemen arabanın üstündeki koltuğa oturdum. Neden arabanın içine değil de üstüne oturduğumu sorarsanız arabanın üstünde taramalı tüfek var, bazen gerekebiliyor. Neyse, Yusuf arabayı uçak moduna alıp Amerika’ya uçmaya başlamış bile.

 Aradan 8-9 saat geçti. Amerika’ya ulaştık. En kolayı Lavaş olduğu için hemen tabancalarımızla bir dükkân soyduk ve lavaşı alıp çıktık. Polisler azıcık zorladı. Ama arabanın üstündeki Taramalı sayesinde aynasızları hemen halledip İtalya’ya doğru yola çıktık. Ara sıra yolumuza polis helikopterleri falan çıkıyordu ama hemen arabanın roketleriyle hallediyorduk. İtalya’ya geldiğimizde biraz zorlanacağımızı biliyorduk. Çünkü bir kilogram sos 99.999.999 TL idi.  Ve sosu çalmak da çok zordu, çünkü sosun saklandığı sığınağın kapısında 700 kiloluk korumalar vardı, korumaların da güdümlü (insanı takip eden) mermileri olan silahları vardı. Bu yüzden yanıma aldığım kazmalarla yeri delip sosu çaldık. Ama alarmlar çaldı. Ve 700 kiloluk adamlar geldi, Yusuf ile ben kaçabildik ama Balon Muhammet kaçamadı ve yakalandı. Onu Hırvatistan’a götüreceklerinden söz ediyorlardı. Biz de hemen, onlar bizi bulamadan oradan Macaristan’a kaçtık.

 Tuz bulmak kolaydı, hemen bir Macar bakkalı soyduk ve tuzu alıp kaçtık. Macaristan’ın sert polislerinde korumalı zırh olduğu için roketatar kullanmak zorunda kaldık. Neyse, bir şekilde Macar helikopterlerini de atlatıp Hırvatistan’a ulaştık. Önce Balon Muhammet’i kurtarmalıydık, ama nasıl?

 Biz bunu düşünürken bir polisin üstünde “Balon Muhammet’in bulunduğu araba” yazan bir arabayla hapishaneye doğru gittiğini gördük. Ve Balon Muhammet’e zarar gelmesin diye keskin nişancı tüfekleriyle arabadaki polisin işini hallettik. Ve Balon Muhammet’i alıp kaçtık. Sonra bir alışveriş merkezi soyduk. Ama paraları değil köfteleri. Uçarken az kalsın Balon Muhammet’i tıkacakları hapishaneye atom bombası attık. Ondan sonra, uçan arabayla eve geri döndük. Sonra da çiğ köfte yapıp yedik.