Çorbayı İçtim, İçine Düştüm
- Yazar adı yok
- 1 Tem
- 2 dakikada okunur
Yazar: Asude Zeynep Üstün (10 yaşında)
Çizer: Ali Umut Ören (10 yaşında)
Editör: Ayşe Beril Kirazlı (12 yaşında)

Merhaba, ben Asude. Bugün sizlere heyecanlı mı heyecanlı, maceralı mı maceralı bir günümü anlatacağım. Bu sabah tam zamanında uyandım. Elimi yüzümü yıkarken bir anda musluk patladı. Musluk patlayınca “fooşşş” diye bir ses çıktı ve bütün banyoyu su bastı. Ben de sular boşa gitmesin diye damacanalara doldurdum. Mutfağa gidip damacanaları anneme verdim. Annem artık o suları bir yıl boyunca kullanır herhalde.
Kahvaltımı yapıp kapıda bekleyen servise bindim. Serviste bir yandan arkadaşlarımla sohbet ediyor, bir yandan da arkadaşlarımın ağzından dökülen sözcükleri kavanoza dolduruyordum; sıkıldığım derslerde yazı yazarken kullanırım diye. Okula gelince merdivenleri birer ikişer çıktım. Sınıfa gidip hep birlikte öğretmeni beklemeye başladık. Bir süre sonra öğretmenim geldi. Öğretmen gelince öyle bir “Hoşgeldiniiiz öğreeetmeniiiiiiim!” diye bağırdık ki, kutuplardan bile sesimiz duyuldu. Derste öğretmen bir sürü şey anlattı ve kısa süre sonra artık beynime sığmadığını fark ettim. Ben de o yüzden kalem kutumun içine koymaya başladım fazlasını, daha sonra kullanmak üzere.
Sıkıcı dersler nihayet bitti. Öğlen arası, yani beslenme teneffüsü geldi. Arkadaşlarımla birlikte kantine yemek yemeye gittik. Kantinde kendimize uygun bir masa bulup oturduk. Yemeğimizi yerken, yan masadan bir çocuk içtiği içeceği öyle bir “hüüüüppp” diye hüpletti ki yer sallandı ve dengemizi kaybettik. Tam o anda, ağzı açık süt kutusu elimden düştü ve yanımdaki arkadaşımın üstüne döküldü. Arkadaşım bir yandan “kah kah kahkahkaha” atıyor, bir yandan da kana kana üzerine dökülen sütleri içiyordu.
Yorucu okul saatlerinden sonra nihayet servisteyim. Şoför, bizim evin önüne gelince “Sooon duraaaak, herkes insiiiiiyn!” diye bağırdı. Ben de kulaklarım çınlaya çınlaya eve çıktım. Kapıyı çaldım ancak açan olmadı. Ardından tekrar çaldım ama yine açan olmadı. Bildiğim kadarıyla da annem evdeydi. Zile uzun uzun basarak “din dan doğnnnnnn” diye bir kere daha kapıyı çaldım ama kapı yine açılmadı. Bu şekilde yarım saat daha bekledim.
En sonunda kapı açıldı. Annem “Hoş geldin yavrum, misss gibi bir yoğurt çorbası yapıyordum. Hiç durmadan karıştırmam gerektiği için açamadım, kusura bakma.” dedi. Ben de kafamı sallaya sallaya içeri girdim. Daha sonra biraz dinlenip çorbamı içtim. Ama çorbayı içtikçe benim de başım dönmeye başladı. Çünkü annem çorbayı yaparken o kadar çok karıştırmış ki, benim de içerken başım döndü ve masa başında uyuya kaldım.