Carcerez Bakımevi
- Leyla Sultan Gündoğdu
- 10 Nis
- 3 dakikada okunur
Yazar: Leyla Sultan Gündoğdu (12 yaşında)
Çizer: Zeynep Melike Doğan (13 yaşında) Editör: Ceylin Ravza Aydın (14 yaşında)

Yoyo, tepesinde uçan kağıtların sesine, bazı insanlarınışınlanmasına aldırmadan, kendisinden uzun olan masanın üstünden formlarını görmeye çalışıyordu. Masanın kenarına ellerini koydu ve kendini yukarı çekti. Başaramayınca suratı asık bir şekilde başını eğdi. Görevli adam, kağıtları sertçe masaya vurduğunda irkildi. Adam Yoyo’ya bakmak için ayağa kalktı ama göremedi. İç çekti, koltuğuna oturdu. Parmağını şıklattığında Yoyo, havalandı ve de sendeledi. Devlet sihre izin verdiğinden beri dünyada böyle olaylarla hep karşılaşıyordu. Zaten Yoyo’nun burada olmasının sebebi de buydu. Devlet, sihri olmayan ya da sihri az olan çocukları dünyadan korumak için bakımevlerine gönderirdi. Yoyo, bir güce sahip değildi ve bu yüzden bakımevine gitmek zorundaydı. Bunu istemiyordu çünkü oradan dışarı çıkmak yasaktı. Yoyo, özgür olmayı seven biriydi. Ayrıca Yoyo, kardeşini bir daha göremeyebilirdi. Ailesi onları yalnız bıraktığından beri kardeşine Yoyo bakıyordu. Eğer Yoyo da giderse kardeşi tek kalırdı. Adam konuştu:
- Artık gidebiliriz.
Adam masadaki formları alıp düğmeye bastığında geniş avlusu olan rengârenk çiçeklerle süslenmiş devasa iki binanın önüne ışınlandılar. Deniz kenarındalardı. Ortada büyük ve temiz bir havuz vardı. Doğu tarafındaki binanın arka kapısı düz temiz bir yolla ormana bağlanırken batı tarafındaki binanın kapısı dik merdivenle uzun bir dağa bağlanıyordu. Adam anlatmaya başladı:
- Carcares bakımevine hoş geldin. Öncelikle içeride kalan çocuklarımız ikiye ayrılır. Doğu tarafında molestuslar kalırken batı tarafında absentialar kalır. Sen absentiasın, havuzu yılda sadece 1 kez kullanacaksın. Çıkışlar sadece görevlilerindir. Senin için buradan çıkış yasaktır.
Yoyo etrafı inceledi. Sonra adama döndü. Gözlerini kıstı. Aklına bir fikir geldi. Buranın gerçekten güvenli olup olmadığını kontrol etmek istiyordu. Ailesi hâlâ varmış gibi yapıp adama bir oyun oynadı.
- Ailemin haberi var mı?
Adam elindeki kağıtları karıştırdı. Sonra cevap verdi:
- Evet var.
Yoyo’nun gözleri kocaman oldu, ağzı açık bir şekilde adama bakarak donup kaldı. Adam ellerini birleştirdi ve birbirine sürttü. Etrafa baktı:
- Sanırım bu kadar. Yapacağınız işlerin programı sana verilir. Burası sizin için en güvenli yer.
Yoyo, adama suratı asık ve kaşları çatık bir şekilde baktı. Adam tekrar konuştu:
- Belki güzel günlerin de olur.
Adam parmağını şıklattığında Yoyo; geniş, güneye bakan büyük pencereleri sayesinde aydınlık bir koridordaki sıranın en arkasında buldu kendini. Etrafa baktı, başka bir sıra gördü ve nereye gittiklerini merak ettiği için onları takip etmeye karar verdi. Tam gidecekken arkasındaki biri onu tuttu. Yoyo; kim olduğu görmek için arkasını döndüğünde kızıl saçlı, uzun boylu, utangaç bir oğlan çocuğu gördü. Çocuk konuştu:
- Hey, oraya gitme yoksa ceza alırsın.
- Sen kimsin?
Yoyo baştan aşağıya çocuğu süzdü. En sonunda çocuk konuştu.
- Adım Tenere. Seni daha önce görmemiştim. Adın ne?
- Ben? Adım Yoyo. Ve… Onlar nereye gidiyorlar?
- Havuza.
- Biz ne zaman gideceğiz?
- Asla, onlar gidiyorlar. Onlar molestuslar. Çünkü onların az da olsa gücü var.
Yoyo’nun gerginliğini gördü. Konuştu:
- Bizim yerimiz burası. Biz iş yaparız. İstesek de buradan çıkış yok.
Yoyo, önce akşam yatağında dışarıda yağan yağmurun sesine aldırmamaya çalıştı, uyumayı denedi. Biraz daha kıpırdanınca uykusu kaçtı, kalktı. Aklında bir plan vardı. Sessiz adımlarla kapıya doğru yürüdü. Odadan çıktı. Tenere’nin yatakhanesine doğru koştu. Ranzasına çıktı, Tenere’yi dürttü. Sessizce konuştu:
- Hey uyan!
Tenere ne olduğuna şaşırarak panikle kalktı.
- Ne? Ne oldu? Ne yaptın?’
- Sakin ol. Harika bir kaçış planı yaptım!
- Yoyo, buradan kaçış yok. Varsa da istemiyorum. Başıma bela almak istemiyorum.
- Bir dinle!
- Ne?
- Ben kaos çıkartacağım, sen de merdivenin anahtarını alacaksın. Ondan sonra merdivenlerden çıkacağız.
Tenere şüpheyle düşündü. Ama onayladı. Sabırsızlıkla ertesi akşamı beklemeye karar verdiler. Yoyo, odasına döndü. Ertesi akşam; yemekte Yoyo, masaya çıktı ayağını masaya vurdu konuştu.
- Hey!
Herkes sessizleşti. Yoyo’ya baktı.
- Bize yalan söylüyorlar. Hiçbirimizin ailesinin burada olduğumuzdan haberi yok! Molestuslara ayrımcılık yapılıyor. Burada güvende değiliz!
Önce herkes şaşkınlıkla birbirine baktı ve bağırmaya başladılar. Nöbetçiler ne olduğunu anlamak için anahtarların da olduğu nöbet odasından ayrıldıklarında Tenere, anahtarı alıp merdivene koştu. Yoyo onu bekliyordu. Kapıyı açtılar ve dik merdivenden koşarak çıkmaya başladılar. Hemen çıkıp kapıyı kapattılar. Kapıyı kilitlediler ve anahtarı denize attılar. Yoyo, derin bir iç çekti. Rahatlıkla birbirlerine baktılar, biraz orada durup çocukların doğu tarafındaki binadan mutluluk ve zafer ile çıkmasını izledikten sonra; Yoyo kardeşine, Tenerede 3 yıldır görmediği ailesine mutluluk, heyecan ve güvenle kavuştu.