Yazar: Defne Hilal Dursun (12 Yaşında)
Editör: Gözde Nur Özdemir (14 Yaşında)
Çizer: Sare İzci (10 Yaşında)

Tuana, her pazar gözlemevine gidip uzayı gözlemleyen sekiz yaşında bir kızdı. O pazar da hep yaptığı gibi teleskop ile gökyüzüne yakından bakmak için heyecanla gözlemevine gidiyordu. Yürürken gökyüzünde birkaç ışıltı fark etmişti. Ne olduğunu babasına sordu, babası yıldız kayması diye bir şeyin olabileceğinden bahsetti ama gerçek sebebini gözlemevinde teleskopla öğrenebileceğini söyledi. Bu onu daha da heyecanlandırmıştı. İşte tam da o sırada yağmur bastırdı, dudağına düşen damlalardan yağmurun tuzlu olduğunu fark etti. Tadı tuzlu limonata gibi hem tuzlu hem ekşiydi. Bugün çok değişik bir gün diye geçirdi içinden. Çünkü evden çıkarken hava durumuna bakmışlardı ve hava güneşli görünüyordu. Bu olay Tuana’nın heyecanını hat safhaya çıkardı.
Sırası gelince merceği ışıltıya doğru tuttu, bir de ne görsün! Gördüğü ışıltının da tuzlu yağmurun sebebi de bir gezegenin gözyaşlarıymış. Duyamayacağını bilse de “Neden ağlıyorsun?” diye fısıldadı. Ancak mucizevî bir şekilde gezegen konuşmaya başladı. Gezegen Tuana’ya ağlak bir sesle; bütün gezegenlerin içinde en küçüğü olduğunu, bu yüzden de okulda hep zorbalığa maruz kaldığını, diğerlerinden korktuğu için bir şey yapamadığını söyledi. Ağzı beş karış açılan Tuana, bu olayı hemen babasına anlattı. Babası hayal gördüğünü, bir gezegen ile asla konuşamayacağını anlatmaya çalıştı. Tekrar teleskopa dönen Tuana gezegene onunla tanışmak istediğini, adının Tuana olduğunu söyledi. Tanıştılar, gezegenin adı da Hygiea’ymış. On bir yaşında bir cüce gezegenmiş. Tuana her pazar buraya geldiğini, isterse ona yardım edebileceğini söyledi. Hygiea’nın da kabul ettiği sırada Tuana’nın süresi bitti. Hygiea ile vedalaşınca odadan çıktı ve babası ile eve döndü.
Tuana yolda babasına kütüphaneye gidip gidemeyeceklerini sordu. Babası gidebileceklerini söyleyince Tuana çok sevindi. Yemekten sonra hazırlanıp kütüphaneye gittiler. Görevliye aradığı türde kitapların nerede olduğunu sordu. Amacı, zorbalık karşısında arkadaşına verebileceği güvenilir tavsiyeler bulmaktı. Görevlinin de yardımı ile tam da istediği kitabı bulup okumaya başladı. Bir süre sonra kaldığı yeri katlayıp babasının yanına gitti ve eve döndüler. Tuana cuma günü de kütüphaneye gitti ama bu sefer notlar aldı. Pazar günü geldiğinde Tuana notlarıyla teleskopun başına geçince gözleri Hygiea’yı aradı. Yine oradaydı, “Nasılsın?” diye fısıldadı. Hygiea da Tuana’yı bir önceki hafta taktığı kolyedeki mücevherin ışığından fark edince “İyiyim,” dedi, sohbet etmeye başladılar.
Bir süre sonra Tuana notlarını çıkarıp tavsiyelerde bulundu. “Bak, onlar sana bir şey dediğinde cevap verme. Sadece gözlerini devirip umursamadığını belli et ve oradan uzaklaş. İlk adımın bu olsun,” deyince, Hygiea “Yapamam! Onlar benden büyük, korkuyorum onlardan!” dedi. Fakat Tuana ona cesaretini toplaması için birkaç şey daha söyledi ve bu konu kapatıldı. Çünkü Tuana’nın süresi dolmuştu. İleriki haftalarda bu süreç devam etti etmesine ama çok zorlandılar. Çünkü Hygiea diğerlerinden korkuyordu ve tek bir maddeyi uygulaması birkaç hafta sürüyordu. Hatta bazen bir ay bile sürebiliyordu. Tuana her pazar Hygiea’ya tavsiye vermeye devam etti ve birbirlerinin en iyi arkadaşı oldular. Aradan altı ay geçti ve sonunda Tuana’nın da yardımıyla Hygiea, ona zorbalık yapıldığında zorbalık yapanlara en iyi şekilde cevap verebilmeyi öğrendi. Onlardan farksız olduğunu ispatladı. Hygiea’nın sorunu çözüldü ve Tuana ile görüşmeyi kesmedi, bu iki dost ömürleri boyunca her pazar konuşmaya devam ettiler…