Yazar: Sabiha Ceren Karaçor (11 yaşında)
Editör: Sude Saygın (12 yaşında)
Uzak ülkelerden birinde, Rukiye adında bir kız vardı. Rukiye’nin yaşadığı yerde insanlar çok büyük ve uzun boylu olurlardı. Evde kullandığımız eşyaların iki kat büyüğünü kullanıyorlardı. Annesi, babası ve ablası zaten uzundular ama Rukiye normalden de daha kısaydı. Bir tek o, yanlarında cüce gibi kalıyordu. Sınıfta parmak kaldırsa sıranın altında kalıyor, diğer çocuklar onunla dalga geçiyorlardı. Lakap bile takmışlardı: küçük cüce. Rukiye çok üzülüyordu. Yavaş yavaş kendini değersiz hissetmeye başladı. Herkesin gökdelen gibi boyu varken o neden bu kadar kısaydı?
Rukiye sokakta dolaşırken birini gördü. Bu gri yerde tek renkli kişi oydu sanki… Yanına gitti. İsminin Fatma olduğunu söyledi. Aynı boydalardı. Fatma’nın ailesi gezgin olduğu için orayı tanımak ve görmek amacıyla gelmişlerdi. Fatma ve Rukiye tanıştılar, kısa sürede arkadaş oldular. Fatma, Rukiye’nin durumuna biraz üzüldü. Rukiye ise onunla dalga geçmeyen bir arkadaş bulduğu için mutluydu. Rukiye, Fatmaların kaldığı oteldeyken Fatma, Rukiye’ye yaşadığı yerden üflemeli bir müzik aleti gösterdi. Flüte benziyordu ama daha küçüktü. Çam ağacından yapılmıştı ve reçine kokuyordu. Fatma, aletin nasıl çalınacağını gösterdi. Rukiye de aleti çalmayı çabucak öğrendi. Fatma:
- Normalde bu aletin başka bir adı var ama ben bu alete flüdü diyorum. Flüt ile düdüğün birleşimi.
Bu isim Rukiye’nin de hoşuna gitmişti. Bir süre sonra Fatma’nın ailesi farkı bir yere gitmek için hazırlık yapmışlardı. Yola çıkmadan Fatma:
- En az üç ay içinde döneceğiz Rukiye. Seni anlıyorum, hiç arkadaşın yok. Ama artık arkadaşsız kalmayacaksın. Bak…
Fatma elinde flüdüyü tutuyordu. Flüdüyü Rukiye’ye hediye etti.
- Bu ülkeye böyle bir müzik aleti girmemiş. Flüdüyü meydanda çal. Müzik onlara iyi gelir. Belki benim yerimi doldurmasa da birkaç arkadaşın olur.
Gülüştüler. Fatma gitti. Rukiye, alaylı ve küçük cüceli kötü bir hafta geçti. Rukiye, Fatma’nın gitmesine üzülmüştü ama üç ay sonra yine görüşeceklerdi. Rukiye, Fatma’nın dediği gibi meydana geldi. Cesaretini toplaması 15 dakika sürmüştü. Eee, herkesin önünde çalacaktı yani! İlk başta herkes şaşırdı. Bu ses araba kornasından farklıydı. Kuş cıvıltısına benziyordu. Sürücüler arabalarından indiler, evdekiler pencerelerden ve balkonlardan sarkıp bu sesin nereden geldiğini merak ediyorlardı. Herkes bu sesle birlikte büyülenmişti sanki... Rukiye, bu yerin müzikle tanıştığı için; Fatma ise Rukiye’nin bir sürü arkadaşının olduğu haberi için mutluydu. Hem de Rukiye’nin yeni lakabı “Notaların Sultanı” olmuştu.