top of page

Gökkuşağı Çalan Çocuk

  • Zeynep Rana Bağız
  • 9 Nis
  • 2 dakikada okunur

Yazar: Zeynep Rana Bağız (13 yaşında)

Editör: Ayza Uç (13 yaşında)



Kasabanın en sıradan çocuğu olarak bilinen Doğa, aslında hiç de sıradan değildi. Gözleri, yağmurdan sonra beliren gökkuşağını çalan bir hırsız gibi parlıyordu. Her sabah, kimselerin bilmediği bir saatte uyanır, çiçeklerin fısıldadığı hikâyeleri dinlerdi. Evet, çiçekler konuşuyordu. Ama sadece Doğa’nın anlayabileceği bir dilde…


Bir gün, eski bir cadının terk ettiği ormanda yürürken, zamanın ayakkabılarını çıkardığını ve çıplak ayakla gezdiğini fark etti. Zaman ormanda bile duruyordu. Ağacın dallarında asılı kalmış saatler tik tak etmeyi bırakmış, kelebekler gökyüzünde adeta resim çiziyorlardı.


Doğa, bir ağacın kovuğunda parlayan bir ışık gördü. Kovuğa meraklı gözlerle baktı, içeride kafesin içinde duran bir peri gördü. Peri, “Lütfen bana yardım et. Kafesin anahtarı karşı ağacın dalında asılı kaldı…” dedi.


Doğa, kafasını karşıdaki ağacın dalına doğru çevirdi ve orada altın gibi parlayan anahtarı gördü. Almak için uzandı ve sonunda almıştı. Alması hiç de kolay olmamıştı çünkü en yüksek dalda duruyordu. Anahtarı yavaşça kafesin kilit yerine geçirdi ve kilidi açarken periye şunları sordu: “Seni buraya kim kilitledi ve neden kilitledi?”


Peri derin bir iç çekti, sonunda kafesten kurtulmuştu: “Beni buraya ormanı terk eden cadı kilitledi çünkü ben bir iyilik perisiyim. O cadı kötü şeyler yaptığı için ona engel olmam gerekiyordu ve bunu yaptım da. İşlerini zorlaştırdığımı düşündüğü için beni buraya kilitledi. Ayrıca cadıların tek istediği şey gökkuşağına sahip olmaktır çünkü gökkuşağının renkleri birer mutluluğa benzer.”


Doğa bu olanları merakla dinliyordu: “Peki neden ormanı terk etti?” Peri, minik parlak gözleriyle Doğa’ya baktı: “Aslında tam olarak ormanı terk etmediler, gökkuşağını arıyorlar ama benim kontrolüm altında olduğunu, gökkuşağına sahip çıkma görevinin bende olduğunu bilmiyorlar. Sen bana yardım ettin ve ben de gökkuşağına sahip çıkma görevini sana vermek istiyorum. Mutluluk iyi insanların elinde olmalı.” Doğa’nın gözleri faltaşı gibi açıldı. Gökkuşağına sahip olmayı çok isterdi.


Peri, gökyüzünde minik elleriyle bir çember çizdi ve gökyüzünde bir gökkuşağı belirdi. Doğa, gökkuşağının ucuna koştu ve avuçlarını açtığı anda gökkuşağındaki mutluluklar elleriyle buluştu. Doğa, gökkuşağını gökyüzünden çalmıştı ama en azından kötü kişilerin ellerinde değildi… O günden sonra gökkuşağına sahip çıktı ve her kim üzgün olursa avuçlarından biraz mutluluk saçtı.


Ee, bizim peri durur mu? Doğa’ya her fırsatta arkadaşlık yaptı ve gökkuşağına böyle sahip çıktığını her gördüğü anda içinden, “Gökkuşağını doğru kişiye verdiğim için ne kadar doğru bir karar vermişim,” düşüncesi geçti. Cadılar gökkuşağını bulamayınca artık ümidi kestiler. Anladılar ki, mutluluğa el koyamazlardı.

Mutluluk sadece iyi insanların elindeydi…

©2022, Dergi Mudita, her hakkı saklıdır.

bottom of page