Yazar: Ahmet Ömer ORUÇ (12 Yaşında)
Editör: Yağmur KARACAN
Sıradan, hatta oldukça sıradan bir konuyu hem insana sorgulatıp hem de bundan bir hikâye çıkartıp çok güzel betimlemeler ile süslemişsin, Ömer Açık. Veysel, herkes gibi sıradan bir liseli ama gittiği lisenin cakalı montlarından sırf alfabetik sıradan dolayı alamaz. Eh, hâl böyle olunca ''Alfabetik sırayı kim buldu?'' diye sorgulamaya başlıyor. Bir bulsa o kişiyi ümüğünü sıkacak ama -neyse ki- bulamıyor. Hikâyede ise alfabetik sıra gibi basmakalıp bir kavramı sorgulaması anlatılıyor. Tabii sıkıcı bir dille değil. Günlük hayatında yaşanan olaylardan gereğinden fazla bahsediliyor ki bu, kitabın ne kadar da okurların benimsemesi için yazıldığının kanıtı. Yani betimlemeleri hiç de bunaltıcı değil. Ve üstüne üstlük pek de akıcı.
Bu hikâyenin bir benzerini illaki yaşamışsınızdır. Aslında bize burada gençlerin bazen böyle amaçsız şeyleri sorgulamasını anlatıyor olabilir yazar. Zira buna anlamsız demek de biraz hakaret gibi sanki. Çünkü sorgulanabilen her şeyde bir nebze bile olsa mantık vardır. Kitabın içindeki baba karakteri pek hoşuma gitti. Devamlı dürüst kişiliğini koruması önemli bir erdemin temsili. En başta Veysel, babasının bu ''inatçı'' hâllerini saçma bulsa da zamanla onu anlamaya başlıyor. Çünkü kendisi de zamanla davasında ısrarcı oluyor. Alfabetik sırayla ilgili metinler okuyor ve yazıyor. Ne kadar bunalsa da vazgeçmeden kararlı bir şekilde ilerliyor.
Montsuzlar, okul idarecileri ve öğretmenlere de okutturulmalı bence. Çünkü kitaptaki müdüre, öğrenciler tarafından lakap takılması ve müdürün bu lakaptan hoşlanıp kendisini böyle tanıtması güzel bir disiplini elde tutma örneği. Ne kadar lakap takmalarını istemese de öğrencilerin bunu hep yapacağını biliyor ve buna uygun hareket ediyor.
Gençlerle aileleri arasında nasıl diyaloglar yaşanabileceğini de anlatıyor bu kitap. Amerikan filmlerinde geçen tam teşekküllü kahvaltıda sadece portakal suyundan tek yudum alarak okula giden gençlerle anneleri arasındaki diyaloglar ile Sanayi İnkılabı geçirmiş, bezelyeyi bile keserek yiyen burjuvazi Avrupalı beyefendi ve hanımefendiler gibi konuşmaların olmadığı, duru ve yalın bir kitap. Gerçekten bayat espriler yapan bir baba, bu esprilere gülmeye çalışan bir aile anlatılıyor.
Comentarios