Yazar: Zümra KAPAN (12 Yaşında) Editör: Ayşe Mine BABUR (9 Yaşında)
Şef Editör: Yağmur KARACAN
Balkonumda oturmuş çayımı yudumluyordum. Birden bahçeden bir ses geldi. Hemen aşağıya baktım. Bir balon patlamıştı, içinde de bir kâğıt vardı. “Hayırdır inşallah?” deyip ceketimi aldığım gibi dışarı fırladım.
Bahçeye çıktım ve kâğıdı yerden aldım. Bir mektuptu bu. Arkasında adres olarak “Müslümanların ülkesi Türkiye’ye” yazıyordu. Heyecanla açtım. Yazının telaşla hızlı bir şekilde yazıldığı belliydi. Duvarın altındaki banka oturup okumaya başladım.
Selamünaleyküm.
Ben Ahmet. Filistinli Ahmet. Ben büyüyünce şehit olmak istiyorum. Çünkü Peygamberimiz şehitlerin alnından öpermiş. Annem dedi ki abimin ve babamın alınlarını çoktan öpmüş. Allah onları ağırlamış. Allah’ım bana da 3 aylık kardeşimi tekrar öpmeyi nasip et. Çünkü ben onu sadece 3 ay öpebildim. Kocaman bir şeyden çıkan minicik bir şey öldürdü onu. Annemin feryadı, bana sarılışı, kalbindeki boşluğu benimle dolduruşu… Bir de “Geçecek Ahmet’im, geçecek övülmüşüm. Allah bizi de yanına alacak.” deyişi... Bombaların o içimi acıtan yüksek sesleri hâlâ kulaklarımda. Bunu okuyan kişi inşallah Müslümandır. Dedem diyor ki siz buradayken herkes huzurluymuş. Siz çok adaletliymişsiniz ve bir gün ellerinizde meşalelerle geri gelecekmişsiniz.
O Günü Bekleyen Dostunuz Ahmet
Adres: Gazze / Filistin
Not: Allah’ım, bu balonu patlamadan Türkiye’ye ulaştır. Amin!
Gözlerim doldu. Evet, Filistin’de bir soykırım yaşanıyordu. Büyük ihtimalle bu mektup bir çocuğun son ümidiydi. O akşam masama geçtim ve Ahmet’e bir cevap mektubu yazdım. Tıpkı onun gibi kırmızı bir balonun içine koyup göğe bıraktım. Biliyordum ki Allah o balona sahip çıkacaktı…