Kanat Dağıtan Kuş
- Elif Büşra Coştan
- 1 Tem
- 2 dakikada okunur
Yazar: Elif Büşra Coştan (11 yaşında)
Çizer: Nur Mehlika İnan (10 yaşında)
Editör: Atlas Öz (11 yaşında)

Doğum günüme uyandım. Diğerleri beni kahvaltı için bekliyordu. Bu yıl da sonunda istediğim hayvanı alacaklardı! Hemen mutfağa yöneldim, mis gibi kokular geliyordu.
Eve herkes geldiğinde, hayal ettiğim gibi güzel bir parti yaptık. Sonra hediye açma kısmına geldim. Paketten sesler geliyordu ve paket kırmızı, cafcaflı bir kurdeleyle sarılmıştı. Paket kedi için küçüktü. Belki yavru kedi almışlardır dedim paketi açarken bir yandan.
Ama içinden tel çıktı. Ben ne yapacağım ki telle? Kutuyu yoklayınca daha çok hayal kırıklığına uğradım. Bu bir kafesti! İçinde yeşil bir muhabbet kuşu vardı; yanağındaki mavi noktalar onu ele veriyordu.
Zaten mutsuzluktan, doğum günümü kutlayanları umursamayıp odama çıktım. Kuşun kafesini, odama geldiğimde açtım. Kuş istemiyorum!
Penceremi açtım, ama kuş kafesten çıkmadı. Korkutmaya çalıştım ama ne yaptıysam çıkmadı. Sonra parmağımı, onun konabileceği şekilde uzattım.
Kuşun ayakları sıcacıktı.
— Biliyor musun, aslında onlar kedi alıncaya kadar sabredebilirim ama şimdi gitsen pek de sıkıntı olmaz. Hatta şu an konuşursan, ilginç ve güzel bir hediye olduğunu kabul ederim.
— Öhö öhö.
— Merhaba. Konuşurum da pardon, biraz kuşçuda yaşayınca insan dilim paslandı.
— A, merhaba!
— Söylediklerine göre kediler daha iyiymiş, kuşlar seni duysa utanırdı.
— Sen sanki kedisin!
Aslında onu kızdırmak istemiyordum. Bu yüzden kimseye görünmeden mutfağa gittim ve biraz taze yem aldım.
— Özür dilerim, kuşçuk.
— Peki peki, seni affettim.
Kuşçuk bana doğum günüm için bir hediye verecekmiş. Kim hediyeye hayır diyebilir ki?
Bana, avucumun içi kadar bir paket uzattı.
İçinden tam bana göre iki kanat çıktı.
— Bunu nasıl takacağım?
Hemen taktı bana kanatları. Çok hafiftiler.
— Bir kuş gibisin!
Pencere pervazından atladık. Kuş kaçmazdı, değil mi? Kanatlarımı açtım, sanki her gün uçuyordum da ben farkında değilmişim.
Bulutlara yükseldik, manzara müthişti. Kahverengi kıvırcık saçlarım rüzgârda dalgalanıyordu.
— İlk sefer için fena değil çaylak!
Tam etrafımda dönecektim ki, yere doğru yavaş yavaş indiğimi fark ettim. Süzülmek çok garip bir histi.
Sonra kuşun yakındaki bir binaya gittiğini gördüm. Onun peşinden gitmek istedim ama sanki görünmez bir duvar vardı.
Bahçeye inip evin içine yine pencereden girdim.
Ama kanatlarım sırtımdan çıkmıştı bir anda. Sonra bir not gördüm masamda:
“Başka kanatlar dağıtmaya gidiyorum.”