top of page

Peri ve Kitaptaki Geçit

  • Melike Başeşme
  • 10 Nis
  • 2 dakikada okunur

Yazar: Melike Başeşme (11 yaşında)

Çizer: Betül Kızıler (10 yaşında)

Editör: Nahide Rana Can (12 yaşında)

Günlerden bir gün hızlıca koşuyordum, bu acelem ​Peri Voleybolu Turnuvaları’na geç kalmamak içindi. Bu turnuva benim ve takım için çok önemliydi. Karşı takım çok güçlü görünüyordu. Takımın kaptanı ben olmama rağmen çok korkuyordum. Bu yarışmayı kazandığımız takdirde diğer evrendeki uzaylılarla yarışacaktık. Peri diyarının gururu biz olmalıydık. Oh! Sonunda varabilmiştim. Herkes birbirine gergin gergin bakıyordu. Takım olarak ısınmaya geçtik.

- Na’ber arkadaşlar hazırsınız değil mi?

- Kazanacağımızdan pek emin değilim kaptan.

- Öyle demeyin arkadaşlar, kendinize güvenin.

Birden fırtınayla birlikte şiddetli bir yağmur yağmaya başladı. Fakat yağmurun bugünkü tadı çok güzeldi: çilek aromalı. Görevli hemen durumu anladı.

- Yarışma bugünlük iptal edildi yarın yapacağız.

Birden herkesin yüzü düştü.

- Of, bugün için çok çalıştık.

- Evet ya, şu havaya bak!

- Neyse, uçma yarışı yapalım mı arkadaşlar?

Herkes onayladı ve hızlıca kanatlarımızı çırpmaya başladık. Yağmurun çilek aromalı suyu kanatlarımıza yapışıyordu. Karşı takımın kaptanı sarışın pembe tokalıydı ve üzerinden kısa elbise vardı. Gözünü benden ayırmıyordu. Doğrusu biraz korkmuştum. A! Olamaz, yarışmayı Nisa kazanmış.

- Haha ben kazandım! Ne oldu Lina, üzüldün mü?

- Ne üzülmesi ya!

- Evet Nisa, alt tarafı kısacık mesafeyle bizi geçtin.

Nisa'nın suratı asıldı. Duruma el atmak istedim.

- Takmayın, bu sadece bir yarışma.

Gece olduğunda yatağıma çekildim. Elime hikâye kitabını aldım. “Bir gün bir insancık varmış adı da Zeynep'miş...” Birden kitap beni içine çekmeye başladı.:

- Ne oluyor? Aaa!

Gözümü açtığımda bir insan karşımdaydı. Kız şaşırdı.

- Yine mi? Offf! Sakın korkma, sen benim kitabımın içinden çıktın.

Şaşırdım, ben bir insanın hikâye kitabından nasıl çıkabiliyordum!

Kız bana döndü ve dedi ki:

- Biliyor musun, bu bir kere daha olmuştu.

- Ama geri dönebilecek miyim?

- Tabii ki de, zaten sonsuza kadar burada kalamazsın.

- Zaten ben burada hayatta kalamam! Bizim gezegenimizde “mintusu” adı verilen özel bir çiçeğin polenleriyle besleniyoruz.

- Tamam, seni göndereceğim ama önce kütüphaneye gitmemiz gerekiyor.

Kıza “Adın ne?” diye sordum, bana adının Zeynep olduğunu söyledi. Nasıl olurdu? Hikâyedeki kızın adı da Zeynep idi!

- Hadi gidelim o zaman!

Zeynep saatin yedi olduğunu söyledi. Sonra da bağırarak kütüphanenin sekizde kapandığını ekledi. Kütüphanede Zeynep bir sürü kitaba baktı ama nafile… Uzun bir süre geçtikten sonra, “Buldum!” diye bağırdı. Heyecanlanmıştım.

- Hiç öbür evrenden getirdiğin bir eşya var mı?

“Yüzüğüm var,” diyerek başımı salladım.

- O zaman işimiz kolay, yalnız üç hafta beklememiz gerekiyor.

- Ne! Neden üç hafta kalıyorum?

- Çünkü yüzüğü özel bir suya koyup üç hafta yumuşaması için beklemeliyiz. O zamana kadar bizimle kalmalısın.


O üç hafta çok eğlenceli geçti. Sihrimle evi hemen temizledim. Annesi çok mutlu oldu. Babasının arabasını bir saniyede sihrimle yıkadım. Zeynep'i gökyüzüne uçurdum. Oyunlar oynadık, eğlendik, güldük. Bu üç hafta böyle geçip gitti. Gitme vakti geldiğinde çok üzülmüştüm. Onlar da çok üzülmüştü ama evime dönmeliydim. Hemen o garip iksiri içtim. Geri döndüğümde kendimi aynı yerde ve aynı zamanda buldum. Yarın yarışma vardı. Mutlu bir şekilde uyudum. Sabah olduğunda apar topar yarışma yerine gittim. Arkadaşlarım yine oradaydı. Yarışma başladı, çok çekişmeli geçti. Karşı takım da çok iyiydi ama ona rağmen biz kazandık! Konfetiler havada uçuştu. Bizim takımı tutanlar çok mutlu oldular. Sıradaki yarışmaları da kazanacağımızdan hiç şüphemiz yoktu…

 


 

©2022, Dergi Mudita, her hakkı saklıdır.

bottom of page