top of page

Uzay Görevi

  • Dilara ÇAMUR
  • 10 Nis
  • 2 dakikada okunur

Yazar: Dilara Çamur (13 yaşında)

Çizer: Ahsen Kantarcı (9 yaşında)

Editör: Emine Yaren Öcal (14 yaşında)

“Denek 3 konuşuyor; sinyal, sinyal yok. Sesim geliyor mu? Tamam.” Belki de artık vazgeçmeliyim. Sinyal kopmuştu işte. Elimden bir şey gelmiyordu. Kabullenmeliyim. Burada ölecektim işte, ayda tek başıma…


Ah, size kendimi tanıtmayı unuttum. Ben bir denek astronotum. Bir deney için Ay’a iniş yapmıştık, oldukça sancılı bir süreçti. İlk başta aracımızın kapsülü ayrılmıştı. Dahası az daha laboratuvarımızı kaybediyorduk. İlk başta 5 denek vardı ve ben 3 numaraydım. Ama şimdi 5 kişinin yükünü de ben üstlenmek zorundayım.  


Kapsülle bir tehlike atlattığımızı söylemiştim, onu ana parçaya tekrar bağlamanın tek yolu uzay yürüyüşüydü. Uzay yürüyüşleri tehlikelidir ve ne kadar iyi korunursanız korunun zamanınız kısıtlıdır. Uzay yürüyüşünde en iyi olanımız denek4’tü ama bazen sadece şans yetmiyor…


Zor bir iş olduğundan vakit yetmedi ve aracın dışında fazla kaldı. Vücudu basıncını koruyamadı ve ölmek üzereydi, kendisi de bunun farkındaydı. Henüz iniş yapmadığımız ve yaralandığı için rahat hareket edemediğinden onu içeri alamazdık.  Ona geri gelmesini söyledik fakat çok geç olduğunun farkındaydı. “Ne yapmalıyız?” Bize bir cesedi sürükleyerek iniş yapamayacağımızı söyleyerek kıyafetinin zincirini ayırdı. Bu onu son görüşümüzdü. Diğer iki denek, 1 ve 4, Ay’da ilk göreve başladığımızda bir meteorun altında kaldılar. Son kişi denek2, o beş kişilik görevi iki kişi yaptığımız için yorgun düşmüş, sporu ve yapması gereken farklı aşamaları atlamıştı. Sabah uyandığımda o uyanmamıştı…


Öyle ya da böyle bir ben kaldım işte. Benim de bir süre önce sinyalim kesildi. Buradan yapabileceğimi yaptım, gerisini uzay üssü yapmalı ama sanırım orada da bir sıkıntı var. Uzun süreli bir görev olduğundan sınırlı da olsa erzakım var. Yerden kalktım, ağlamakla bu iş olmazdı. Uzay kıyafetimi giyip araçtan ayrıldım, en azından görevimi yapmalıydım. Keşif dronunu saldım ve yanlış yere indiğimizi öğrendim.  Karanlık taraftaydım. Keşif aracını zor da olsa çıkardım ve binip görev alanıma gittim. İlk tohumu ektim ama Ay, yani bilirsiniz pek verimli bir arazi sayılmaz. Evet görevim buydu, Ay’ı yeşertmek. Böylece burada ürün üretip dünyada tüketebilecektik. Bize denek denmesinin sebebiyse bunu yalnız kalınca baya samimi olduğum farelerden sonra ilk deneyecek kişiler olmamızın planlanmasıydı. Bir haftadan biraz daha uzun bir süre görevime devam ettim.


Günler sonra yeniden görev yerime geldiğimde ufacık bir fidanın yeşerdiğini gördüm. Hayatımın başka bir döneminde böyle bir sevinç yaşadığımı hatırlamıyorum. Aslında o fidandan çok içimde yeşeren en azından bir şey yolunda gidiyor diyerek, kurtulma yolunda gittikçe artan umutlara seviniyordum. O gün görevimi bitirip araca döndüğümde sinyalimin geldiğini gördüm.  Bana yakın zamanda ayın görünen yüzünde bir görevi olan farklı bir uzay üssünün ekibiyle dönmem söylendi. O gün gelene kadar Ay’da birkaç metrekare alanı az da olsa yeşertmiştim.  O gün geldiğinde farelerimle birlikte keşif aracına binip bana söylenen bölgeye gittim ve o ekip beni kurtardı. Dünyaya döndükten sonra fiziksel tedavim normalden de uzun sürdü ve sonrasında bir süre psikolojik destek aldım. Ama şu an mutluyum ve güzel bir yaşantım var. Eğer karanlık ve bulutsuz bir gecede teleskopla Ay’a bakarsanız küçük bir yeşil alan göreceksiniz. İşte o alan hem 4 arkadaşımı kaybetmemin hem de hala halk arasında “Ay’ı yeşerten adam” olarak anılmamın sebebi…


©2022, Dergi Mudita, her hakkı saklıdır.

bottom of page