top of page

Yıldız Tozu

  • Yazar adı yok
  • 30 Haz
  • 2 dakikada okunur

Yazar: Nilüfer Yüksel (12 yaşında)

Çizer: Neval Ece Çank (12 yaşında)

Editör: Naile Nur Ceylan (13 yaşında)

Yıldız Balinaları harekete geçmişti. Haru bu haberi aldığında, ensesine tokat yemiş gibi hissetti. Yuri’yi yanlarında götürmek istiyorlardı çünkü o da yıldız tozundan yaratılmıştı. Hemen diğerlerinin yanına gitmeliydi. Kamarasından şimşek gibi çıktı ve güverteye, en son üçünün sohbet ettiği yere koştu.


Güverteye çıkarken yukarıdan bir çatırtı geldi ve tavan ufalanmaya başladı. Ardından bir “güm” sesi duyuldu. Haru adımlarını hızlandırdı ve son hızla güverteye çıktı. Yuri ve diğerleri, gelen Yıldız Balinalarını savuşturmaya çalışıyorlardı. Vakit kaybetmeden yardıma koştu. Her şey Prenses Milena’nın yüzünden olmuştu. Önce Yıldız Balinalarına hükmetmeye çalışmış, başaramayınca da yıldız tozunu çalıp üstünde çeşitli deneyler yapmaya kalkışmıştı. Haru, anlık öfkesiyle balinalardan birine katanasıyla sert bir darbe savurdu. Balina, çığlığa benzer bir inleme sesi çıkarıp geri çekildi. Bunun üzerine sürü lideri daha da öfkelenerek gemiye iyice çullanmaya başladı. Gemi sertçe sallandı. Alina, Kiko’yu düşmeden son anda tuttu ve Haru’yla Yuri, onların önüne geçti. Katanaları, rüzgârı vahşice ortadan ikiye böldü.


Ancak böyle devam edemezlerdi. Tanımadıkları birinin gemisinde, havada süzülürken ve sis gözlerine dolup algı yeteneklerini düşürürken bu savaşı sürdürmek pek akıllıca olmazdı. Zaten mürettebat henüz acemiydi ve gemiyi savunamıyorlardı bile.


— Ben gitmeliyim.

— Ne? Yuri, seni onlara veremeyiz.

— Gördüğün üzere şu anda başka çaremiz yok, Haru. Hem bir şey olmaz, ben de yıldız tozu ve kanından olduğum için bana zarar vereceklerini sanmam. Siz hemen Büyük Akıntı’dan uzaklaşın. Biliyorsun, orası onların yuvası. Ben kendi başımın çaresine bakarım.

— Olmaz Yuri! Mantıklı düşünmelisin. Seni alınca Büyük Akıntı’ya götüreceklerdir, hatta belki Büyük Akıntı’nın kalbine. Orada bir daha seni bulamayız!


Yuri, bacağına gelen darbeyi engelledi.

— … o hâlde onlara kanımdan vermeliyim. En azından sürünün yaralılarıyla ilgilenmelerine yardım edelim ki sakinleşsinler!


Tam bu sırada, Kiko’ya pullu bir yüzgeç darbesi inecekken Yuri onun önüne geçti ve karnına balinanın pulu saplandı. Üçü aynı anda “Yuri!” diye çığlık attı. Alina hemen soğukkanlılıkla güvertenin başucuna koşup kap ve sargı bezi getirdi ve Yuri’nin kanından birazını kaba akıttı.


— Ne yapıyorsun Alina?

— Kiko, eğer bu kanı onlara vermezsek saldırmaya devam edecekler. Daha fazla dayanamayız! Sen Yuri’yle ilgilen, ben onlara bunu vereceğim.


Kiko istemeden de olsa başını salladı.


— Durun.


Yuri, bitkin bir şekilde kafasını kaldırdı.

— Bunu onlara ben vereceğim. Onlara vermesi gereken kişi benim. Bana bir şey yapmazlar. Siz geride savunmada bekleyin, yeter.


Herkes şaşkınca ona baktı. Ama nihayetinde en doğrusu bu olacaktı. Sessizce, kanlı kabı Yuri’ye verdiler. Yuri, pruvanın önünde durdu.


— Yıldız Balinaları, sis de olsa etrafımızda sizin dolandığınızın farkındayız. Ben ve arkadaşlarımın size zarar vermek gibi bir niyeti yok! Şimdilik bu kanı alın, yaralılarınızı iyileştirin ve bu gemiyi lütfen hızlıca terk edin!


Balinalar Yuri’yi duyunca, güvertede aniden kan kırmızısı gözler parıldamaya başladı. Anlaşılmayan bir ses çıkarıp kanı devasa yüzgeçleriyle kaptan sıyırdılar ve geminin etrafından yavaşça çekilmeye başladılar. Belli ki bu kan onlar için büyük bir lütuftu. Ancak hemen ardından Yuri yere düştü.


***

Almina, bunca maceradan sonra olduğu yerde donakalmıştı. Okuduklarını sindirebilmek için bir bardak su içmesi gerekiyormuş gibi hissetti. Sayfaların devamına göz gezdirirken içine bir heyecan dalgası yayıldı. Okuduğu kısım, aslında Yıldız Tozu kitabının konusunu merak ettiğinden rastgele açtığı bir sayfaydı ama çok etkilenmişti. Artık bir sonraki kitabı belli olmuştu.

©2022, Dergi Mudita, her hakkı saklıdır.

bottom of page