Yazar: Ahmet Ömer Oruç (12 Yaşında)
Çizer: Betül Kızıler (10 Yaşında)
Editör: Yağmur Karacan
Güneşin bile soğuktan buz tuttuğu bir günde, Eskişehir’de, küçük bir köyün küçük bir fırınından Hades’in ölü ruhları kadar kara dumanlar çıkıyordu. Bu fırının sahibi Bay Patrowski, aslen Prusyalı olsa da zamanın İngiltere’sinde yetişmişti. Bu yüzden hâlâ Avrupa âdetlerini sürdürürdü.
Kış günleri ökçesi, kaşe kabanı, yelekli takım elbisesiyle keçi sakalı ve hakiki deri fötr şapkası büyük bir uyum içindeyken fırının yolunu tutar ve fırına gelen her müşteriye Avrupa’daki Burjuvalık Sistemi’ni anlatırdı. Ama anlatımı öyle böyle değildi. Burjuvalığı o kadar överdi ki müşterinin içinde bu tabire bir istek ve heyecan oluşurdu.
Burjuvaların her şeye çok uçuk fiyatlar ödediklerini de söylemeyi ihmal etmezdi. Dolayısıyla müşteri aldığı şeyin gramını, fiyatını sorgulamadan satın alırdı.
Günün birinde zamanın Konya Kadısı olan Hacı Ömer Hazretleri’nin yolu Eskişehir’e düşmüş. İşlerini halledip şehirden dönerken, bu köyün leylak ve zambaklarından pek hoşlanan Kadı, rotasını bu köye çevirmiş. Az uz gittikten sonra köy ahalisiyle tanış olmuş. Köy ahalisi, doksan sekiz yaşına rağmen bu köye gelen Kadı’ya saygılarını belirtmek için onu büyük ekmek fırınına götürmüşler.
Bay Patrowski, yaşlı adamın kim olduğunu ve nereden geldiğini öğrenince hemen ona tarhanadan ekmek hazırlarken Avrupa’daki Burjuvalık Sistemi’ni anlatmaya koyulmuş. Ama ne kadar dallandırıp budaklandırsa da Hacı Ömer Bey Hazretleri’nin burjuvalıkta gözü yokmuş.
En son Bay Patrowski, Kadı’nın ödemesi gereken ücreti belirtmiş. Ekmek gözüne pek küçük gelmiş Kadı’nın ama hiç bozuntuya vermemiş. Büyük, asaletli kadife cübbesinin en büyük gözünden bir terazi çıkarmış. O sırada köy ahalisi olan biteni şaşkınlıkla izliyormuş.
Hacı Ömer Bey, ekmeği alıp terazinin bir kefesine, Bay Patrowski’nin belirttiği parayı da diğer kefeye koyunca Bay Patrowski, "Ne yapıyorsun, bire moruk," diye bağırmış. "Nadide tarhana ekmeğimin gramını ölçmeye cüret mi ettin?"
Köy ahalisi, kuyruklarını pısmış enikler gibi bekleşmiş. Zira Hacı Ömer Bey Hazretleri hiç ciddiyetini bozmadan, sakin bir şekilde cevap vermiş:
"Ben senin ekmeğinin değil, adaletinin gramını ölçmeye cüret ettim. Ama teraziye bakarsak, adaletin yarım gram bile değil."