top of page

Kaza

Berra toparlı

Yazar: Berra Toparlı (9 yaşında)

Editör: Bihruze Yayla (11 yaşında)

Şef Editör: Bilge Özsoy

Kayan Dağlarının eteklerinde küçük bir kulübe vardı. Dışarıdan harabe gibi duran bu kulübe, aslında sıcacık bir yuvaydı. O kulübede 56 yaşlarında bir bilim adamı yaşıyordu.

Penceresinden dışarı bakar durur, kuşların cıvıltısı, ağaçların gür yeşili ona ilham verene kadar doğa ile bütünleştirdi. İlham geldiği an masaya döner ve çalışmaya başlardı. Bu meraklı adamın adı Nano idi. Kasabada Nano Dede olarak bilinen bilim insanı, tombul yanakları olan, tatlı dilli bir adamdı. O nedenle tüm insanlar onunla sohbet etmekten çok hoşlanırdı. Arada sırada kaplumbağanın kabuğun içini andıran iş yerine gider, çalışanlarla sohbet eder, çalışıp eve geri dönerdi.

Bir gün Nano Dede, saat 5 gibiyken gözlerini penceresinden ayırmadan sokaklarda dolaşan insanlara bakarak hayallere daldı. Genç bir ruhu vardı. Hayal gücü fırından çıkmış ekmek gibi tazeydi. Genellikle hayalleri deneylerle, yeni fikirlerle ilgili olurdu. Meraklıydı. Merakının aklına hem muhteşem, hemde garip bir düşünce getiri getirmeyeceğini bilemezdi. Tam havanın günlük güneşlik olduğu sırada hava bozdu ve yağmur yağmaya başladı. Sanki şorul şorul akan yağmur sesi değildi bu. Aslında Nano Dede’nin kulağına fısıldıyor gibiydi. Bir an gençliğini özlediğini fark etti. Aklına muhteşem bir fikir gelince gözleri fal taşı gibi kocaman açıldı. Masasına dönerek araştırmaya başladı. Bulduğu fikir gençleşmek isteyenleri gençleştirmeye yarayan bir top olacaktı.

Akşam oldu fakat Nano Dede hâlâ çalışıyordu. Saate baktı, geç olmuştu. Artık çalışamayacağını fark etti, ruhu düşünmekten yorulmuştu. “Kendime papatya çayı demlesem iyi olacak,” diye düşündü ve mutfağa girdi. Papatya çayı sayesinde derin düşüncelerle dolu beynini boşalttı ve tatlı bir uykuya daldı.

Ertesi gün Nano Dede erken kalkıp çalışmaya başladı. Bu çalışma 6 ay sürdü. O süreç içerisinde Nano Dede pek çok şey keşfetti. Pek çok şey öğrendi. Çalışmanın değeceğine inanıyordu. Son olarak bunları kasabaya gösterip tanıtmak istiyordu. Ancak unuttuğu son bir şey vardı. Bunu ancak herkese göstermeye gittiği sırada, çürümeye yüz tutmuş muz kabuğuna bastığı zaman anlamıştı. Yaptığı haplar havaya uçmuş, yere düşünce kırılıp toz olmuştu. İşte o an bir anda güneşin sıcaklığı yok oldu. Gökyüzünde hiçbir şey görünmez oldu. Bulutlar da buna dahildi Sanki, sanki... Havanın sıcaklığı yok olmuştu! Herkes şaşkın şaşkın birbirine bakıyordu. Çoğunluğu da Nano Dede’ye. İşte o an ilk defa bu kadar utandığını hissetmişti. Her tarafı buz kesmişti. Aklından binlerce soru geçiyordu. Bir sorusu ise insanların neden yere muz kabuğu attıklarıydı. Neyse ki beynini hemen susturdu. Oraya toplanan bazı insanlar dağıldı, bazıları ise Nano Dede’ye yardım etti.

Bu olaydan 1-2 gün sonra bazı insanlar garip davranmaya başladılar. Nano Dede deneyi yaptıktan sonra denemediği için kendine kızdı. Çok büyük bir hata yapmıştı. Gençleştirici hapların içine farklı bir madde koymuştu. “Belki düzeltebilirim,” diye düşündü ancak bir sorun vardı: Hapların bir tanesini yanlış giderse diye panzehir maddeleri eklemek için ayıracaktı ancak hepsi kırılmıştı. Hemen notlarını aradı. Uzun bir aramanın sonunda ajandasını düşürdüğünü fark etti. Nano Dede hiç üzülmediği kadar üzülmüştü. Artık mevsimler olmayacaktı. Aylar geçti, insanlar Nano Dede’ye durumu düzeltebileceğini söyleseler de Nano Dede onları dinlemiyordu. Düşünmeye ihtiyacı vardı.

4 yıl sonra, Nano Dede 60 yaşına girdikten sonra bir karar aldı: Tekrar, adım adım baştan başlayıp panzehiri bulacaktı. Tekrar planını oluşturdu Nano Dede. Artık baştan başlamaya hazırdı.

Yaklaşık 7-8 ay kadar uzun bir süreç sonra Nano Dede panzehiri hazırlamıştı. Ne olur ne olmaz diye kenara haplardan birini ayırmıştı tabii. Hemen dışarı çıktı. Uzun zaman önce son konferansını yaptığı yere geldi. Herkes Nano Dedeyi izlemeye başladı. Nano Dede elindeki büyük hapı son gücüyle yere attı. Herkes suspus olmuştu. Hapın kırılmasıyla serin bir lavanta bahçesinden çıkmışçasına bir koku yayıldı. Mevsimlerin geri döndüğüne işaretti bu. Herkes Nano Dedeyi kutladı. Nano Dede bu olaydan sonra kendine güvenmesi gerektiğini; gerekirse bir şeye baştan, adım adım devam ettirmesi gerektiğini 60 yıllık hayatında çok iyi anladı. Günlüğünün son sayfasını yazarken şunu ekledi: Kendine güvenen insan, hangi koşulda olursa olsun yapamadığını başarır.

bottom of page