Yazar: Zeynep Dila Büyükmutlu (13 yaşında)
Editör: Zümra Kapan (10 yaşında)
Şef Editör: Bilge Özsoy
Dikkatli toplu ve düzenli olduğumu herkes bilir. Öğretmenlerim bu yüzden arkadaşlarıma beni örnek gösterir. Ailemi bu konuda hep gururlandırmışımdır. Fakat işler her zaman yolunda gitmez ve bu herkes tarafından bilinir. İşte size hiçbir işimin yolunda gitmediği o günden bahsedeceğim. O gün soğuk bir kış günü değil, yaprakların ve yağmurun kokusunu aldığınız bir sonbahar hiç değil, hele hele kendi terinizden yapılma bir havuzda yüzdüğünüz bir yaz ayı hiç ama hiç değildi. Ilık bir bahar günü kuşların cıvıltısıyla uyandığım bir gündü. Etrafı evde beslediğimiz gül ve hanımeli çiçeklerinin kokusu doldurmuştu. Annem Zekiye’nin mutfakta yemek yaparken, mırıldandığı melodiyi duyuyordum. Tabii ki ben onun kadar neşeli değildim. Bildiğiniz gibi dünya yemeklere benzer, bazen acı bazen tatlıdır ve son birkaç gündür bana acı tarafı tattırıyordu üstüne üstlük bütün evren de sanki ona arka çıkıyordu. Neyse, sizi daha fazla merakta bırakmayayım da hemen anlatayım.
Dün ders çalışıyordum daha doğrusu çalışmak için çabalıyordum çünkü dikkatim çok dağınıktı. Bazılarınızın “Meditasyon yap,” yok efendim “Kahve yap,” dediğini duyar gibiyim. Fakat durum sandığınız kadar basit değildi. Dikkatim cam kırıkları gibi odamın her yanına dağılmıştı, dolabımın altı dikkat, pembe ve yumuşacık halımın üstü dikkat, turkuaz terliklerimin içi dikkat, hatta ve hatta saç tarağımın, dişlerinin arasına bile dikkat dolmuştu ve bu sorunu halledebilecek bir tek DTTE (Dikkat timi toplama elemanım) vardı fakat onu da bulamıyordum. Annemden ve öğretmenlerimden gün boyu azar işittim. Resmen bütün kötü şeyler beni bulmuştu. Ayrıca durumu bu hâle ben getirmiştim, nasıl mı?
İki gün önce her sınıfa bulunan dikkat toplama süpürgesini gizlice kullanmıştım ve bunu DTTE dışında kimse bilmiyordu. Tabii bu durum onu çok sinirlendirdi çünkü bu iş ona mahsustur ve kafanıza göre kullanınca dengesi bozulur. Ben hala odamda bu sorunu nasıl halledeceğimi düşünürken annem ÇAT diye odaya girdi ve “Mine, kızım senin dikkatin dün de dağınıktı bugün de dağınık, halbuki hiç böyle olmazdı. DTTE ne güne duruyor. Odanın her yeri dikkat! İğne atsak yere düşmez yahu,” dedi. Ben de “Haklısın anne, ama DTTE ortada yok işte!” diye yanıtladım. Annemse “Canım kızım, ben sanki senin ne yaptığını bilmiyor muyum sanıyorsun!” dedi ve cevap vermeme fırsat vermeden odadan çıktı.
Ne dersem diyeyim annem haklıydı. Yaptığım şeyin yanlış olduğunu içten içe biliyor fakat kabullenmek istemiyordum. “Ah ah, keşke anneme en başından söyleseydim,” diye düşünürken DTTE birden odada belirdi ve bana onaylamayan bir tavırla baktıktan sonra dikkatimi toplayıp elime verdi. Bir anda yok oldu. Dikkatim sonunda toplandı diye mutlu oldum, bu olaydan iyi bir ders almıştım. Ne kadar zorda kalırsam kalayım doğru olman şeyi yapmayacağım, yine de yaptıysam sorunu halletmek için büyüklerimden yardım isteyeceğim. Dediğim gibi; hayat bir yemek gibidir, bazen acı bazen tatlıdır. Fakat ne zaman ne olacağına da aslında sizin hâl ve hareketleriniz karar verir.