top of page
Sude SAYGIN

Tepetaklak

Yazar: Sude Saygın (13 Yaşında) Çizer: Rabia Betül Koçyiğit (10 Yaşında)


Semih kardeşi Ayşe’nin sesi ile uyandı. Etrafına bakındı. Hava daha kapkaranlıktı. Sinirli bir şekilde Ayşe’ye uyandırma nedeni sordu. Ayşe ise telaşlı bir sesle “İşe geç kalacaksın. Bugün sunumun var unuttun mu? Hızlı hazırlan. Kahvaltıyı hazırladım bile.” Diyerek odadan çıktı. Semih neye uğradığını şaşırmıştı. O sadece 12 yaşında bir çocuktu. Ayşe ise 6 yaşında, oyuncakları ile yemek yapamayacak kadar küçükken nasıl kahvaltı hazırlayabilirdi ki? Kafası karışık şekilde mutfağa gitti. Ayşe doğru söylüyordu. Gecenin onunda kahvaltı hazırlamıştı. Sofrada anne babası da vardı. Fakat onlar ise kendilerine küçük gelen okul formaları giymiş ve sırt çantası takmışlardı. Semih gerçekten de olanlara inanamıyordu. Bunun bir şaka olmasını dileyerek odasına geri gitti. Yatağına yatıp geri uyumaya çalıştı. Belki de bu gariplikler bir kabustan ibarettir diye düşündü. Fakat 5 dakika sonra kardeşi onu tekrar uyandırdı. Gayet ciddi gözüküyordu. Hazırlanmasını söyledi. Semih ise her zaman ki gibi okul formasını giydi. İşe gitmesi mümkün bile olamazdı. Evden çıktı ve okuluna doğru yürümeye başladı.

Hava karanlık olduğu için etrafı zar zor görüyordu. Karşısındaki sokak lambasının altında bir anne ve bebek arabasında bir bebek gördü. Anne ağlıyor, bebek ise annesini ağlamaması için ikna etmeye çalışıyordu. Bebek uzun bir konuşma yaptı ama annesi susmamıştı. Sonunda annesinin ağzına bir emzik sokuşturuverdi. Ve yollarına devam ettiler. Semih dona kalmıştı. O sırada bacağının yanından iki şey geçti. Semih korkuyla arkasını dönüp onlara baktı. Bunlar birer fare ve kediydi. Ama garip olan farenin kediyi kovalamasıydı, kedinin ise korkuyla kaçmasıydı.

 Semih bunları gördükten sonra korkudan hareket edemez olmuştu.  Bir anda korna sesiyle irkildi. Yolun ortasındaydı. Ve kornayı çalan bir çocuktu. Semih kalbi küt küt atarak okuluna koştu. Hızla sınıfına girdi. Sadece yere bakarak sırasına doğru yürüdü ve oturdu. Başını kaldırdığında ise tahtada 9 yaşlarında küçücük bir çocuk ders anlatıyor, sıralarda ise büyük büyük insanlar oturuyordu. Herkes Semih’e bakıyordu.

 Öğretmen çocuk sinirle “Sınıfa pat diye girmek ne demek! Ben burada fen dersi anlatırken dersimi bölemezsin! Bu saatte ne işin var senin burada!” diye bağırdı. Semih, önünde ona bağıran bir çocuk olduğu için kendini tutamadı ve kıkırdamaya başladı. Çocuk ise bunu görünce daha çok sinirlendi. “Söyle bakalım bu derste işlediklerimizi! Dur veya ben sorayım. Dünya hangi yöne doğru döner?” Semih kendinden emin olarak “Batıdan doğuya doğru” dedi. Çocuk ise “Dalga mı geçiyorsun. Hem tembel hem de alaycı. Çık dışarı!” diyerek Semih’i kovdu. Semih ise bir kere daha şoka uğramış ve yaşadıklarından dolayı bitkin bir halde dışarı çıktı. Ve eve doğru yürümeye başladı. Artık daha ne yaşayacağını bilmiyordu. Pekte umurunda değildi. Ama bildiği şey, her şeyin tam tersi olmasıydı. Bu durumdan nasıl kurtulacağını da bilmiyordu.

Eve gelince kapıyı kardeşi açtı. Heyecanla “Sunumun nasıldı abi, aldın mı terfiyi?” dedi. Semih çok yorgundu. Cevap vermeden odasına geçti ve resim yaparak kendini rahatlatmaya çalıştı. Birkaç saat sonra kapı çaldı. Anne babası gelmiş olmalıydı. Sabah olmasına rağmen akşam yemeği yemeğe başlamışlardı. Annesi, parkta oynarlarken karşı komşuları Ahmet Bey’in salıncağı kırdığını anlatıyordu. Semih ise daha fazla gariplik dinlemek istemediği için odasına gitti ve yatağına yattı. Bir an önce akşam olmasını istiyor, yeni günün daha iyi olmasını umuyordu.

PAT!!!

“Ahh! Kafam, kafam acıyorr!” diye sızlandı Semih. Salondaki koltuktan kafa üstü, tepetaklak yere düşmüştü. Annesi mutfaktan “Ben sana demedim mi koltuktan ters bir şekilde sarkma diye! Televizyon izleyeceğim diye tutturdun, uyuyakalmışsın! Ah Semih, ah benim söz dinlemez oğlum. Kalk da oradan, bana yardım et. Akşam yemeği pişti.” Semih bir hışımla kalktı yerden. Koşup cama baktı ve o kararmış havayı gördü. Neşeyle zıpladı. Annesine yardım etti ve yemeğe oturdular. Yemek boyunca sırıttığı için ailesi ona garip garip baktı. Ama Semih rüyasındaki gariplikleri yaşamaktansa, ailesinin ona garipçe bakmasından gayet memnundu.

bottom of page