top of page
Zehra Mina ÇELİK

Turuncu Benekli

Yazar: Zehra Mina ÇELİK (11 Yaşında)

Editör: Elif İrem TÜRKEL (12 Yaşında)

Şef Editör: Yağmur KARACAN



Güneş öyle parıldıyordu ki tüm şehri çamaşır makinasında yıkamış ama sıkmamış olan geceyi unutturmuştu. Karya’nın düşünceleri ondan çok önce uyanmıştı. Gözlerini açtı, etrafa bakındı ve annesinin sesiyle irkildi. Odasını toplaması, bir haftadır biriken hayalet kırıntılarını süpürmesi gerekiyordu. Oysa daha kuşlar solucanlarını bile sindirmemişti.

Karya pembe silindir böceğinin salyası yüzünden masaya yapışan kitabını çekti, kitap açılıverdi. İçinden kertenkele karışımı soydan bir yaratık çıktı:


-Lütfen yardım et Karya, Masallar Diyarı’nda çok kötü şeyler oluyor!


-Üfff! Ben sadece kitap okumak istiyorum.


-Senden yardım istemeye meraklı değilim ama sabah sabah kitap okuyan tek çocuk sensin. Kitaplarından sonsuza dek ayrı kalmak istemiyorsan benimle gelmek zorundasın.


Evet, haklıydı masal kahramanı. Eğer Karya bu durumu düzeltemezse masal kitaplarından sayfalar eksilecek ve bir süre sonra da tüm kitaplar hiç var olmamış gibi ortadan kaybolacaktı.


-Ne? Kitaplarımdan asla ayrılmam!


O zaman atla sırtıma, gidiyoruz.


Pespembe ağaçlar gök mavisi çimenler vardı ama hava kasvetliydi. Tam o sırada Dinozorlar Konseyi Başkanı duyuru yapıyordu:


-Ey masalların duygu dolu kahramanları ve tüm dinozor kertenkele karışımı yaratıklar! Diyarımız Kötü Bulut Karalahana ve çetesinin saldırısına uğramıştır. Gözyaşlarını çaldılar. Onu yakalayamazsak bir daha hiçbir hikâyede hüzünlü sahneler yer almayacak.


Turuncu Benekli, Karya’ya günlerdir ne kadar üzülse de ağlayamadığını söyledi. Bu durum kabul edilecek bir şey değildi. Aslan yüzlü ceylan: “Hüzün kötü bir şey, iyi oldu bence” dedi. Karya sinirlendi.


Böyle büyük bir suça göz  yummalarını anlamıyordu. Hüzün kulağa kötü gibi gelse de gözyaşının altında bir anlam, mutluluk yattığını düşünüyordu. Karya konsey başkanının Karalahana ile konuşmayı hiç denemediğini öğrenince: “Ben onunla konuşup gözyaşlarınızı alacağım.” dedi.


Masallar Diyarı’nı buz kesmişti. Fısıltılardan sonra Karya  haklı, konuşmalıyız, gözyaşı bizim için önemli diye söylenmeye başladılar. Karya ejderhanın yardımıyla Karalahana’nın yanına gitti.  Yaptığı kötülüğün nedenini sordu.


Meğerse Karalahana’nın kızı Karahindiba hastaymış. Sebebi  ise Masallar Diyarı’nın pis havasıymış. Doktorlar onu iyileştirmek için tek bir yol olduğunu ve onun da masallar diyarındaki tüm gözyaşlarını kızına içirmesi gerekiyormuş. Karalahana halkını da kaybediyormuş. Bütün bu olayların sebebi insanların havayı kirletmesiymiş. Karya’nın bir sorusu daha varmış:


-Peki insanlardan değil de neden masal kahramanlarından alıyorsunuz?


-Sence insanlarda duygu kalmış mıdır? Sen söyleme, ben söylerim: HAYIR!


Karya birden eve ışınlandı. Hayatı boyunca mücadele edeceği şeyi bulmuştu. İki damla gözyaşı döktü ve çalışmaya başladı. Önce ailesinden ve arkadaşlarından başlayarak hava kirliğinin zararlarını anlattı, bu durumun nasıl düzeltilebileceğini öğretmenlerine sordu. Okulda sınıflara sunumlar yaptı. Karya’nın bu çabası tüm masal diyarından görülmüştü.


Bir hafta sonra dinozor kitabı titremeye başladı. Karya kitabı açtığında Turuncu Benekli:

“Seni bekleyen biri var.” dedi


Karya heyecanla kitaba atladı. Karalahana bembeyaz olmuş bir şekilde Karya’ya teşekkür etti.


-Ben artık Kara değilim Karya ve sayende kızım iyileşti. Tüm masal kahramanlarına gözyaşlarını teslim ettim. Bu kadar kısa sürede ne yaptın bilmiyorum ama diyarımızdan kasvet kalktı. Gökyüzü aydınlandı. Teşekkür ederim.


Karya tüm teşekkürleri kabul etti. Masal kahramanları mutluluk gözyaşları döküyorlardı. Karya tebessümle Turuncu Benekli’ye göz kırptı ve evinin yolunu tuttu.

bottom of page