Yazar: Salih Doygun (12 Yaşında)
Editör: Zeynep Özdemir (16 yaşında)
Çizer: Hatice Ebrar Dürüyen (12 yaşında)

Adım Kasva. Babam bana Hz. Muhammed’in devesinin ismini vermiş. Günlerden bir gün dolaşmaya çıkmıştım. En iyi arkadaşım kaplumbağa Kabuk’u aradım ama bulamadım. Yaşadığımız vadinin delikanlı abisi Sürat’a sormaya karar verdim. O gerçek bir Arap atı ve senin yaptığın kâğıt uçaklardan kat kat fazla hızlıdır. Ama ne yazık ki onu da bulamadım. Korktum, içimi bir ürperti kapladı. Çünkü dedem, uzun yıllar önce bir anda ortadan yok olan hayvan arkadaşlarından bahsetmişti. Hemen arkadaşım Seyyah’a danıştım. O bir leylek ve bilirsiniz ki leylekler uzun yollar gider -daha doğrusu havalar uçar- ve hafızaları çok güçlüdür. Belki arkadaşlarımı kimin kaçırdığını görmüştür diye düşündüm. Leylek bana çok güldü. Ama bir yerden bahsetti. Kısaca özetlemek gerekirse, Osmanlı isminde uçsuz bucaksız bir ülke olduğundan ve padişahlarının hayvanseverliğinden bahsetti.
Kurucuları 1. Osman köpeği Karabaş’ı, 2. Orhan kedisi Tekir’i, 1. Murad tavşanlarını, 1. Beyazıt tavus kuşlarını ve hepsi de atları çok sever. Bu hayvanları ormanlardan alıp saraylara götürürler, arkadaşların için üzülmene gerek yok. Eminim sarayda güzel bir hayat yaşarlar, dedi.
Ben bunları duyunca mutlu oldum ama onları bir daha göremeyecektim ve bu kalbimi acıtan bir durumdu. O zamanlar küçük bir yavruydum. Yıllar geçti, büyüdüm. Yeni arkadaşlarım hatta yavrularım oldu ama çocukluk dostlarımı hiçbir zaman unutmadım. Bir gün eski güzel günleri düşünerek bir yürüyüş yaptığım sırada aniden ortaya çıkan iki adam beni tutup götürdüler. Ne kadar dirensem de onlara karşı koyamadım. Uzun bir yolculuktan sonra kalabalık bir kafileye katıldık. Etraftakilerin konuşmalarından bunun Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim’in ordusu olduğunu anladım.
Hava inanılmaz sıcaktı. Hiç su yoktu. Deve olmama rağmen zorlandım. Ama o geri adım atmadı. Onun, korkunç Tin çölünü dev toplar taşıyarak geçişine şahitlik ettim. 8 yılda 80 yıllık iş yaptı. Ölümü göze aldı. Şah İsmail’in kum gibi askerinin üzerine tek başına yürüdü, hiç korkmadı. Beraber
Çaldıran’da savaşıp, Mısır’ı fethettik. Kabe’yi ele geçirip halife olurken de beraberdik. Bunları size anlatabildiğim için çok ama çok mutluyum. Ne yazık ki Yavuz şu an çok hasta. Yerine oğlu Süleyman geçti. Ben de artık çok yaşlandım ve bir sürü çocuğum oldu. Lütfen çocuklarımı üzmeyin, nesillerini tüketmeyin. Olur mu?