Bir Haber
- Zeynep Ebrar Koç
- 10 Nis
- 2 dakikada okunur
Yazar: Zeynep Ebrar Koç (10 yaşında)
Çizer: Elif Naz Günay (10 yaşında)
Editör: Dilara Çamur (13 yaşında)

Merhaba! Ben Zeynep. Size başımızdan geçen komik ve bir o kadar da sorun çıkartan bir olayı anlatacağım. Ağustos ayının 4. haftasının cuma günü, saat sabah 10.00’du. Uyandığımda her şey normaldi; annem kahvaltı hazırlıyor, babam traş oluyor ve ablam matematiği çok sevdiği için matematik yazan kolyesini takıyordu. Annemin yaz tatili olduğu için hep birlikte yapacağımız kahvaltının hazırlığına yardım etmeye gittim. Kahvaltıda sucuklu yumurta, salatalık, domates, peynir, zeytin, pekmez, bal, kaymak, tereyağı ve portakal suyu vardı. Ailecek afiyetle kahvaltımızı yaparken bir yandan da televizyon izliyorduk ki bir haber duyduk.
Bu habere göre Cumhurbaşkanı, artık insanların daha az dinlenmesi ve ülke ekonomisine katkıda bulunmak için daha fazla çalışması gerektiği söylüyordu. Ev halkı buna çok sevindi. Annem ev hanımı olduğu için uzun süre evde kimse olmayacağına ve rahatlıkla temizlik yapabileceğine seviniyordu. Babam da iş yerinde daha fazla mesai yapacak, keyifle çayını yudumlayacaktı. Ablamı ise ders çalışmayı çok sevdiği için daha fazla ders işleme fikri onu bir hayli sevindirmişti. Annemden “Artık ders çalışma,” uyarısı alacak kadar kaptırmıştı kendini. Herhâlde bu duruma bir tek ben üzülmüştüm. Çünkü gerektiği kadar dinlenmemek insanları yorabilirdi. Dediğimin çıkması uzun sürmedi.
Zaman geçtikçe insanlar, çok yorulmaya başladı. Sokaktaki herkesten “Ah, belimm!” “Ah, bacağım!” ve “Off çok yoruldum!” gibi sesler geliyordu. Annem yorgunluktan masayı bile silemiyor, babam çay içerken yutkunamıyor ve ablam da ders çalışamıyordu. Hiçkimse ayağa kalkamıyordu. Sokaklar insan kaynıyor, gece gündüz herkes çalışıyordu. Kaza ve suç oranları ciddi derecede artmıştı. Bunun sebebi insanların dalgın ve agresif olmasıydı. Şimdi bana “Yaz tatili değil miydi?” diyeceksiniz. Fakat okullar erkenden açılmıştı ve okula gidiyordum. Ancak öğretmenimiz ve herkes aşırı uykusuz ve sinirliydi. Hatta bir keresinde okulda tüm sınıf ve öğretmenimiz de dahil gün boyu uyuyakalmıştık. Ayrıca etraf çok kirliydi ve hiç kimse işini yapamıyordu. Sokaklarda öyle bir koku vardı ki bu koku başka ülkelere kadar ulaşabilirdi.İnsanlar mahvolmuştu. Artık bırakın fazladan çalışmayı normal düzeyde işlerini bile doğru düzgün yapamayacak hâldeydiler.
Bir gün, sonunda televizyondan bir haber duyduk. Bu haberde, insanlar toparlanana kadar tatil yapabileceğini ilan etmişlerdi. Bu habere çok sevindik. Neredeyse evdeki tüm işleri yapmaya başladığımdan çok yorulmuştum. Bu olay hepimize bir ders vermişti. Ablam aşırı ders çalışmayı bırakıp düzenli ders çalışmaya başlamıştı. Anneme ev işlerinde herkes yardımcı olmaya başlamıştı, herkes kendi üstüne düşen görevleri yapıyordu. Babam hem işini yapıyor hem evde zaman geçiriyor; böylece artık çayını gerçekten keyifle yudumluyordu. Her şey yavaş yavaş yoluna girmeye başladı ve insanlar her şeyin bir dozu olduğunu anlayıp olması gerektiği gibi yaşamaya başladı. Çünkü hayat ancak böyle çok daha güzel ve yaşanabilirdi.