Elmasın Peşinde
- Berra Kandemir
- 4 Kas
- 2 dakikada okunur
Yazar: Berra Kandemir (11 yaşında)
Editör: Atlas Öz (11 yaşında)

Ya ne alaka Regent elması çalındı ya! Etrafına boşuna mı 18 tane adam yerleştirdiniz? İşlerini doğru düzgün yapamıyorlar. Yani öyle duymuştum… Bir aralar bunun dedikodusu vardı da. Şu anda bütün polisler suçluyu arıyormuş. Bulana 70.000 Euro! Demek ki bu hırsız daha önce de çok suç işlemiş. Dikkatli olmam lazım! Servetimin başkasının eline geçmesine izin veremem. Bir habere göre de suçlu falakaya yatırılacakmış. Aman falaka mı kaldı azıcık insaf lütfen. Bence yedi yıl hapis cezası yeter. Neyse, ben de arama çalışmalarına katılayım. Bu iş böyle giderse hırsız yakalanamayacak.
Bugün suçluyu bulmak için katıldığım grupla beraber olay yerindeki parmak izlerinden DNA’yı bulmaya çalışıyoruz ama hırsız bu soygunu en ince detayına kadar titizlikle planlamış. Kalın kumaş bir eldiven giymiş ki hiçbir yerde iz yok. Çalışanlara, elması koruyan adamlara sorular sorduk. Hırsızın boyu, yaşı hakkında bilgi aldık. Sanırım benimle aynı boylardaymış. Zaten Fransız erkeklerinin boy ortalaması 1,75 olduğu için insanlar boy bakımından kimseyi suçlayamıyor. Kamera odasında bakmayı önerdim. Hemen o sırada karakoldan bir haber geldi:
Olay günü müzeye gelenlerin listesi çıkarılmış. Giriş-çıkış saatleri kayıt altında. İçeri izinsiz giren olsa listede olurdu. Kameraların 17 dakikalık kaydı silinmiş. Elektrik kesintisi olmuş deniyor. Tesadüf mü? Bence biraz fazla denk gelmiş gibi. Eski sistemde bir yedekleme cihazı bulunmuş. Harddisk parola korumalıymış. Uzmanlar şifreyi çözmeye çalışıyor.
Kamera kayıtlarına döndüm. Kaybolan 17 dakikadan önce siyah montlu bir kişi dikkatimi çekti. Vitrine yaklaşmadan önce çevresine kısa bakış atmış ve yavaşça elmasa doğru adım atmaya başlamış. Sessiz ve derinden… Sonra da 17 dakika sonrasını göstermeye başlıyor bilgisayar. Kocaman bir 17 dakika yoktu anlayacağınız. O monttan benim de vardı. Garip değil mi? İnsanlar çoğu şeyi fark etmez. Kayıtlar karanlık, net değil. Ama o kişi önemli.
Görevlilere sorduk, kimse net bir şey görmemiş. “Kısa boyluydu,” “mont giymişti,” diyorlar ama yüzü gören yok. Klasik... Müzenin içinde kırık cam, zorlanmış kapı yok. Vitrin yerinden sökülmemiş. Bu iş kaba kuvvetle yapılmamış, planlı ve sessiz.
Bazıları içeriden yardım alındığını düşünüyor. Ama böyle iz bırakmadan çıkmak kolay değil. Bilen biri… Ne aradığını bilen biri…
İfadeler tutarsız. Herkes bir ayrıntıya takılmış ama net bilgi yok. 17 dakikalık kayıt hâlâ bir kutuda, şifreyle kilitli. Herkes oraya odaklanmış. Ama bazen çözüm o kutunun dışında olur. Belki yanında duran sandalyede, belki de çay servisi yapan bir elde. İnsanlar gözlerinin önündekini görmez, tanımaz, inanmaz.
Ben sadece yardım etmek istedim. Olay çözülürse güzel olur diye düşündüm. Elmas sonuçta değerli. Sokakta yürürken düşündüm. Herkesin kafasında aynı soru vardı: “Bu işi kim yaptı?”
Ben de sordum kendime. Sonra hafifçe gülümsedim.
Bu işin sorumlusunun ben olduğumu kim bilebilirdi ki?


