Karagöz Konuştu, Hacivat Cevapladı
- Zeynep Erva Candaş
- 4 Kas
- 2 dakikada okunur
Yazar: Zeynep Erva Candaş (11 yaşında)
Çizer: Fatma Zehra Demirci (12 yaşında)
Editör: Öykü Cenebağı ( 9 yaşında)

Bursa’nın sabahı yeni doğmuştu. Güneş, henüz Uludağ’ın eteklerinden usulca süzülürken, inşaat alanı şimdiden hareketlenmişti. Ben elimde küreğimle taş taşıyordum ki, karşıdan gür bir ses işittim:
Karagöz: Bre Hacivat, şu taşı taşımaya niyetlendim ama taş bana değil, ben taşa hizmet ediyorum sanki!
Hacivat: A Karagözüm, işte o yüzden sen taşla konuşur, ben taşın üstüne yazarım. Taş da bilir kimin akıllı olduğunu!
Ben gülmemek için kendimi zor tuttum. Hacivat’ın ince lafı Karagöz’ün damarına basmıştı bile.
Karagöz: Yaz sen yaz Hacivat! Yazıyla karnını mı doyuracaksın? Benim kolum kuvvetli, senin kalemin ince; bakalım hangisi camiyi daha çabuk bitirecek!
Hacivat elindeki ölçü ipini düzelterek cevap verdi: Senin kolun taş taşır, benim aklım taşları dizdirir Karagöz! Her işin bir usulü vardır.
O sırada yanlarına vardım. Selamünaleyküm ustalar, kolay gelsin, dedim. İkisi birden döndü.
Hacivat: Aleyküm selam efendi. Yeni misin inşaatta?
Ben: Evet, bugün başladım. Taşları doğramakla görevlendirildim.
Karagöz: Hoş geldin! Taş doğramak kolaydır ama sakın benim gibi konuşma fazla, yoksa Hacivat sana da ölçü aldırır.
Gülüştük. Sonra Hacivat bana ciddi bir ifadeyle yaklaştı:
Evlat, bu cami sadece taşla değil, niyetle yükselir. Her taşı besmeleyle koy, emeğin zayi olmaz.
Ben: Eyvallah usta, dediklerini kulağıma küpe ederim.
Bir süre sessizlik oldu. Herkes kendi işine gömüldü. Taş çekiçlerinin sesi, sabah kuşlarıyla yarışıyordu. Derken Karagöz’ün sesi yeniden yankılandı:
Karagöz: Hacivat, ben bu taşı tam denk getirdim, ama neden eğri duruyor?
Hacivat: O taşı değil, senin gözünü düzeltmek gerek Karagöz! Eğri bakan, eğri görür!
Ben artık kahkahamı tutamadım. Karagöz bana dönüp göz kırptı:
Karagöz: “Bak gördün mü kardeşim, ben eğriymişim de haberim yokmuş! Meğer her işte bir Hacivat gerekmiş!”
Hacivat: “Doğru dedin Karagözüm, ama ben olmasam sen kiminle atışırdın, ha?”
Karagöz: “Sen olmasan cami iki kat hızlı biterdi, ama kim gülerdi o zaman?”
Güneş iyice yükselmişti. Hepimiz ter içinde kalmıştık ama içimizde bir neşe vardı. O an fark ettim ki, bu iki adam sadece taş taşımıyor, memleketin ilk mizahını da temellendiriyordu.
Günün sonunda birlikte oturduk, su içtik. Hacivat bana dönüp, “Evlat,” dedi, “Bir gün biri bizi hatırlarsa, adımız gülerek anılsın isterim.”
Karagöz de ekledi: “Evet, biz bu camiyi taşla kurarız ama milletin gönlünü kahkahayla tamir ederiz!”
O an ikisine baktım ve içimden “İyi ki bu inşaatta ben de vardım” dedim. Çünkü bazen bir yapı değil, bir dostluk yükselir gökyüzüne.
Zeynep Erva Candaş
11 yaş
05074394535
Editör: Öykü


