Yazar: Zeynep BAKIRCIOĞLU (13 Yaşında)
Editör: Nahide Rana CAN (11 Yaşında)
Şef Editör: Yağmur KARACAN
Ben Lina Karls. 11. sınıf öğrencisiyim, 16 yaşındayım. Şu anda karakoldayım. Bunun sebebi sınıf arkadaşım Tim’in kendi evinde ölü bulunması. Tim, benim yakın arkadaşım değildi ama aynı sınıftaydık. Bu nedenle polisler bana sorular sordu. Ben de cevapladım.
Karakoldan çıkınca arkadaşım Tina bana hemen sorular sormaya başladı ve bizim eve gidip yemek yerken, ders çalışırken, kitap karıştırırken, kısacası gün boyunca soru sormaya devam etti. Şimdi siz diyeceksiniz ki bu kızın evi yok mu, niye hep sizin evde? Tina zaten evine sadece yatmaya giderdi. Anne ve babasıyla hiç anlaşamazdı.
Neyse, acaba niye bu kadar soru soruyordu? Şüphelenmiştim.
Akşam olunca Tina bana sordu:
—Sen biraz kötü gözüküyorsun. Hasta falan mısın?
—Yok, iyiyim. Zaten yarın atletizm turnuvası var. Nasıl kötü olabilirim ki?
Evet, yarın turnuvam vardı. Tina’yı yolcu ettikten sonra gidip yatağıma uzandım. Biraz yorgundum. Uyumam diyordum ama uyuyakalmışım. Sabah Tina beni uyandırdı:
—Lina, uyuya kalmışsın. Lina yarışmaya 1 saat kaldı. Linaaaaaaaaa!
Hemen yataktan fırladım. Üzerimi çabucak değiştirip kahvaltımı yaptıktan sonra yarışma alanına gittik. Yarışma alanı falan oraları atlıyorum. Yarışma başladı. Ben son hızımla koşuyordum. Herkesi geride bırakmıştım. Ve kazandım. İnanamıyor değildim çünkü kasabadaki herkes bilirdi benim çok hızlı koştuğumu. Herkes beni tebrik ederken yerde duran 2 beyaz şey fark ettim. Yoksa onlar…
Evet, onlar benim kulak tıkaçlarımdı. Onları düşürmüş olmalıydım. Bir anda kulağıma ağrılar girmeye başladı. Garip sesleri tekrar duyuyordum. Sınıf arkadaşım Rose da bana gülüyordu. Çok sinirlenmiştim ama meşguldüm. Annem hemen yanıma gelip yerden tıkaçları aldı ve kulağıma taktı. Rahatlamıştım. Koşarak oradan ayrıldım ve eve geldim. Ses olmayınca rahatlamıştım. Ben de uyumaya çalıştım. Ama uyuyamıyordum.
Yaklaşık 1 saat sonra salona gidip haberleri açtım. Bir de ne göreyim. Rose kanaldaydı. Şöyle söylüyordu:
—Gerçekten korkunçtu. Dev bir köpek gibiydi. O pis hayvan bana saldırdı. Üzerime bir şey fırlattı ama görmedim. Zor kurtuldum elinden.
Sinirlenmiştim. Hem de çok sinirlenmiştim. Hemen evden çıktım. Eve döndüğümde saat çok geç olduğu için annem meraklanmıştı. Hiçbir şey söylemeden odama girdim. Odama girmemle çığlık atmam bir oldu. Çünkü içerde 2 adam vardı. Adamlardan biri bana sakince:
—Ah, merhaba Lina. Korkmana gerek yok. Biz istihbarat ajanıyız. Ve sana Tim Bruce ve Rose Curse hakkında sorular sormaya geldik. Onları tanıyordun değil mi? Evet biz onların birisi tarafından öldürüldüğünü düşünüyoruz.
—Ama bunun benimle ne alakası var ki?
—Tim’in evinde bazı araştırmalar yaptık ve bazı şeyler bulduk. Kapının yakınındaki oturma odasında babası vardı. Babası biri girseydi farkına varırdı. Yani birisi camdan girdi. Ayırca Tim'in ölmesiyle annesinin odaya girmesi arasında 13 saniye var. Yani bunu yapan kişi çok hızlı olmalı. Rose’a gelecek olursak orada ona fırlatılan şey bir arabaymış. Biz kimin yaptığını bulmak için kameralara bakarken birisinin ara ara oraya uğrayıp bazı nesneleri kaldırdığını gördük. Sanıyoruz o kişi SENDİN! Üstüne üstlük biz koşu yarışmasındaki hızını ve aynı zamanda seslere karşı duyarlılığını gördük. Yani kısaca biz BU CİNAYETİ CİDDİ CİDDİ SENİN YAPTIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ.
Zaten yavaş yavaş geri çekiliyordum ve onlar son sözü söylediklerinde ben çoktan koşmaya başlamıştım. Hemen ormana gittim ve oradaki kulübemde oturup ne yapacağımı düşündüm. Ah, sizlere gerçekleri söylemeliyim. Ajanlar haklıydı. Bu cinayeti BEN İŞLEDİM.
Her şeyi en başından anlatayım. Ben çok küçükken kurt adam olduğumu fark etmiştim.
Evet, ben bir kurt adamdım. Daha doğrusu bir kurt kadın.
—Tık tık tık!
Seslere duyarlılığım, hızım, gücüm bu sebeptendi. Ve 2 gün önce Tim ile kavga etmiştik.
—Tık tık tık!
Ben de pencereden evine girip onu öldürmüştüm. Sonra da sıvışmıştım. Rose’ye de benim ses duyarlılığıma gülmesinden kızmıştım. Uyuyamadığım o sürede gidip saldırmıştım. Ama o ölmemişti. Ayrıca bana köpek demişti. Ben de evden çıkıp işini bitirmiştim.
Ama beni bulmuşlardı.
—Tık tık tık!
Evet, bunlar kapı tıklatma sesleriydi. Polisler beni bulmuştu. Teslim olmaktan başka seçeneğim yoktu. Ama bu hikâye burada bitmeyecek. Bir gün mutlaka çıkıp devam ettireceğim.