top of page

Padişahım Bir Şey Sorabilir Miyim?

  • Duru Nihal Çelikbilek
  • 4 Kas
  • 2 dakikada okunur

Yazar: Duru Nihal Çelikbilek (10 yaşında)

Çizer: Şevval Koçoğlu (11 yaşında)

Editör: Ayşe Zümra Bağcı (10 yaşında)

ree

Yıl 1453. Günlerden 31 Mayıs. Fatih Sultan Mehmed çok mutluydu. Çünkü İstanbul’u fethetmişti.  En büyük amacına ulaşmıştı. Bir isteği var mı diye merak ettim. Mesela atlarının bakımını yapmamı isteyebilirdi. Daha dün tımar etmiştim atları gerçi, ama olsun.-- Padişahım, bir isteğiniz, arzunuz var mı? diye sordum.

- Yok! Ama yine de teşekkür ederim Mesude. Şimdi bir işin yoksa dinlenmeye çekilebilirsin, dedi.

- Padişahım emrinize amadeyim ama doğrusunu söylemek gerekirse, şahsınızla ilgili pek de bilgim yok.

-Demek beni merak ediyorsun? Daha önce hiç kimse bana böyle bir şey söylememişti.

-Yok padişahım. Yanlış bir şey söylediysem affınıza sığınırım.

-Estağfurullah. Hah, Mesude. Sormayı unuttum. Bugün nasılsın?

-İyiyim padişahım, sizler nasılsınız?

-Ben de iyiyim. Bu arada merakını gidereyim. Yani daha doğrusu sana kendimi tanıtayım. Ben 30 Mart 1432’de doğdum. Annem Hüma Hatun, babam ise II. Murat’tı.

-Padişahım kusura bakmayın lafınızı böldüm ama… Nerede doğdunuz?

-Edirne’de doğdum.

-Anlatmaya devam ederseniz bu kulunuzu ziyadesiyle memnun edersiniz.

- 12 yaşındayken, kardeşimin vefatı ve birtakım devlet mücadeleleri nedeniyle yorgun düştüğü için, bir süreliğine babamı temsilen tahta geçtim. Sonra babam toparlanıp yeniden tahta geçti. Ama kısa süre içinde rahatsızlanıp vefat etti…

-Padişahım size kötü günlerinizi hatırlattım. Affedin.

-Af dilemene gerek yok. Bir padişah, zorlukların karşısında yıkılmadan durmalıdır. Yıkılsaydım İstanbul’u nasıl fethedecektim?

-Elbette Padişahım. Çok haklısınız. Peki, sizi bugüne taşıyan eğitim hayatınızdan biraz bahseder misiniz?

-Yunanca, Arapça, Latince, Farsça, İbranice, edebiyat, tarih, matematik, coğrafya ve felsefe dersleri gördüm.

-Hocalarınız kimdi?

-Şerefeddin Sabuncuoğlu, Altuncızade, Şirvanlı Şükrullah, Hoca Ataullah, Hekim Lari ve Ahi Çelebi’ydi.

-Padişahım, merakımı mazur görün fakat İstanbul’u fethetmekteki amacınız neydi?

-Bizans, konumu itibariyle Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de büyümesini engelliyordu. Anadolu ve Rumeli toprakları arasında bağlantı sağlanamıyordu. Eğer İstanbul alınırsa bu engel ortadan kalkacaktı. İşte böyle karar verdim İstanbul’u almaya. Hem İstanbul’un fethiyle Anadolu ve Rumeli arasında askeri geçiş için de engel kalmayacaktı. Ben de o yüzden Allah’ın yardımıyla fethettim işte.

-Çok şükür padişahım. Zaten Peygamberimiz de bu fethin müjdesini vermişti: Konstantiniyye elbet bir gün fetholunacaktır; onu fetheden komutan ne güzel komutandır ve o ordu ne güzel ordudur.

-Padişahım, bir iki sorum daha var.

-Buyur, sor Mesude.

-Ordumuz kaç kişilikti?

-Ordumuz 100.000 ila 120.000 kişiden oluşuyordu.

-Peki Haçlı ordusu kaç kişilikti?

-Onlar 600.000 kişiydi.

-Fetih kaç gün sürdü?

-53 gün sürdü.

-Çok yoruldunuz mu kıymetli padişahım?

-Yorulmak önemli değildir. Muzaffer olmak önemlidir.

-Süreç uzayınca ümidinizi kaybettiğiniz anlar oldu mu?

-Ümitsizlik şeytandandır; ümitsizlikten Allah’a sığınırım. Vazgeçmek bir padişaha yakışmaz.

-Ve son soru: Her şey bittiğinde kendinizi nasıl hissettiniz?

-Yorulmuş olsam da gururlu ve mutluydum… Savaşı kazandığım için zafer, Allah’ın yardımını hissettiğim için minnet duygularıyla doluydum. Kendimi yılların savaşçısı gibi, çok büyük şeyler başarmışım gibi hissettim. E bakalım Mesude. Sen de bize kendinden bahset biraz. Uzuncadır ben anlatıyorum.

-Padişahım, ben orta halli bir ailede doğdum. Babam yıldız name işiyle uğraşır, annem ise bez bebek yapıp caminin yakınındaki dükkanında satardı. Hiç kardeşim yok, tek çocuğum ben. 7 Haziran 1438’de burada doğdum, 15 yaşındayım. Hala sokaklarda arkadaşlarımla oynamayı çok severim. Daha kısa bir süre önce mektebe gidiyordum. Sizin aldığınız derslerin aynılarını alıyordum. Babam meslek öğrenmem için beni sarayınıza gönderdi.

-Desene, sarayımız senin gibi kıymetli bir çalışan kazandı. Bana sormak istediğin başka bir şey var mı?

-Yok padişahım, teşekkür ederim.

Fatih Sultan Mehmed Han, 3 Mayıs 1481’de Hünkar Çayırı’nda vefat etti…

 


 

 

 
 

©2022, Dergi Mudita, her hakkı saklıdır.

bottom of page