top of page

Sayaçlar

  • Neşe İnatyaş
  • 4 Kas
  • 2 dakikada okunur

 Yazar: Neşe İnat (11,5 yaşında)

Editör: Asel Sözer

ree

Yine yıllar öncesini düşünüyordu. Amcası Toprak ona dünkü 15. yaş doğum gününde her şeyi anlatmıştı. Yönetici Taş bir haindi. Ona her zaman saygı duymuştu ve dediklerini hep doğrulamıştı şimdiye kadar. Fakat şimdi anlamıştı bileklerine yapışmış sayaçların takılma nedenini. Yıllar önce insanlar taştan sürekli bir şeyler istiyorlardı. Yok ben yaşlandım, bağımı size satayım, miras istemiyorum. Yok ben gencim, arabam yok, bana uygun fiyata bir araba satın… Ayrıca bazı insanlar çok fazla yaşlıydı ve devlete sürekli sorun çıkarıyorlardı. Bunlar gibi binlerce sorun. Taş buna dayanamadı ve herkesin koluna çıkmayan sayaçlardan takmaya karar verdi. Bu sayaçlar ömrü en fazla 80 yıl yapıyordu ve sonrasında insanları hasta edecek bir sıvı salgılanıp öldürüyordu. İnsanlar ilk başta buna çok sevindiler çünkü artık ne zaman öleceklerini bilmeme dertleri yoktu. Su da böyle düşünüyordu fakat sonra Taş’ın annesi ve babasının ortalıktan kaybolma sebebi olduğunu öğrenene kadar.

Önceden bu durum normal görülse de artık tüm insanlar bundan şikayetçiydi. Çoğu insan depresyondaydı. Kaygılıydı…

Her şey böyle devam ederken Su bir gün eski komedinin altında bir kağıt gördü, kağıdı aldı ve okumaya başladı.

Canımız, Kızımız, Bu mektubu sana yazıyoruz çünkü zorlu dönemlerdeyiz. Eğer yanında değilsek bu mektubu oku ve mutlu ol. Taş insanların ne zaman öleceğini söyleyen ve yaşlanınca onları öldüren bir sayaç fikrini şu an herkeste uygulamaya başladı. Biz buna sonuna kadar karşıyız. Çünkü  böyle devam ederse bu durum insanların  akıl sağlıklarını kaybetme sorununa kadar gidebilir ve büyük coğunlukla seksen yaşına basmasına az kalan insanlar için hayat bir zindana dönüşür.

Su, senin de bizim gibi bu saçmalığa dur demeni ve karşı koymanı istiyoruz. Biliyoruz, sen çok güçlü bir kızsın. Ne olursa olsun insanları bu yanlış yoldan çıkar, seni seviyoruz. Hoşça kal. Annen ve baban

Su, tuzlu gözyaşlarının tadını alabiliyordu. Ama ne yapacağını hiç bilmiyordu. Öncelikle koluna takılı olan ayrıca hiç de estetik görünmeyen saçma bir amaç için yapılmış bir sayaç vardı. onun sayacında hayallerini gerçekleştirmesine yetecek kadar süre olmasına rağmen bazı sevdiklerinde veya herhangi bir insanınkinde çok daha az süre kalmış olabilirdi. bunu düşünmek bile gerçekten çok kötüyken o insanların nasıl  kollarındaki bu ölüm kronometresi ile yaşadıklarını düşündü. Toprak’a olanları anlattı. O da ‘Evet… Bak Su, annen ve baban çok güzel insanlardı ve onların isteğini gerçekleştirmelisin, gerçekleştirmeliyiz’ dedi. Hafifçe gülümseyerek.

Aradan birkaç gün geçti. Su ve amcası güzel bir plan yaptılar. Gece için hazırlık yaptılar çünkü gece herkes uyurken insanları uyandırıp onları kaçmak için ikna edeceklerdi. Sayaçları amcasının keşfettiği bir sıvıyla çıkarabilirlerdi. Birkaç akrabaları da onlarla birlikteydi.

Su emindi. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Herkes uykudayken sırayla tüm evlere, kapıları kartla açarak girdiler ve ilk yaşlı bir amcanın, sonra bir anne ve 3 çocuğunun ve sonra da birçok kişinin bileklerindeki sayaçları çıkardılar, onları uyandırdılar ve olan biteni anlattılar. İnsanlar ilk başta buna imkansız deseler de Su, bundan sonra depresyonda olmadan kaygısızca yaşayabileceklerini gösterdi. Belki bunlar hayaldi ama deneyebilirdi. Su ailesi gibi mücadele etmek istiyordu. Yönetici Taş’ı ve adamlarını arkalarında bırakıp uzaklara koştular.

Bir gün sonra Taş ve adamları herkesi aramaya koyuldu ama nafile. Su ve insanlar onları şehrin hapsine küçük bir savaşla gönderdiler. Su, ateşin başında sadece bir şey düşünüyordu. O güçlü bir kızdı, haksızlıklara annesi ve babası gibi dur diyecekti


 
 

©2022, Dergi Mudita, her hakkı saklıdır.

bottom of page