top of page

Yağmur Bizim İçin Özeldir

  • Fatıma Uludağ
  • 10 Nis
  • 2 dakikada okunur

Yazar: Fatıma Uludağ (9 yaşında)

Çizer: Sümeyye Erva Tozlu (12 yaşında) Editör: Esma Özyurt (14 yaşında)

Tropikal yağmur ormanlarında, Afrika Kıtası’nın bir ülkesi olan Kamerun’da kırmızı ve yeşil renklere sahip bir maymun yaşardı. Bu maymunun adı Mino’ydu, çok deli dolu bir hayvandı. Mino’nun bu ormanda 4 yakın arkadaşı vardı: Zürafa Zezi, Aslan Yeleli, Kartal Kati ve Fil Fifi’ydi. Yaşadıkları orman aşırı nemli ve ıslaktı, yılın neredeyse sekiz ayı yağmur yağıyordu.

 Maymun  Mino:

​- Arkadaşlar! Ben yağmurdan şikayetçiyim, sürekli yağıp duruyor. Bu yüzden sarmaşıklarda istediğim gibi oynayamıyorum. Yağmur dinse bile sarmaşığın ıslaklığından ellerim ve ayaklarım kayıyor.  

 Zürafa Zezi:

​- ​Katılıyorum sana Mino. Ben de otlamak için çıkıyorum, yağmur yağıyor; karnım doymadan evime sığınmak zorunda kalıyorum. Çünkü yaprakların arasında böcekler oluyor, bu çok mide bulandırıcı! 

Kartal Kati:

​- Ben de gökyüzünde istediğim kadar özgürce uçamıyorum. Uçarken yağmur başlıyor, kanatlarım ıslanıyor, hem de görüş mesafem  azalıyor. 

Fil Fifi:

​- Yağmur yağınca sadece ben zorlanıyorum sanmıştım. Bilirsiniz, biz filler böyle havaları ve çamuru çok severiz ama bana bile bu kadarı çok fazla. Çamur olan yerlerde ayaklarım kayıyor, düzgün yürüyemiyorum.  

 Aslan Yeleli:

​- Ben de evime artık av getiremiyorum. Yağmurların çok yağmasından ortalıkta av hayvanı bulamıyorum, hepsi evinde. Ne yapayım yani, açlıktan kafayı mı yiyeyim! 

Maymun Mino:

- Dur Yeleli, hemen celallenme. Bir çözüm buluruz illâ ki.


Beş arkadaş düşündüler, düşündüler ve çözüm bulmaya çalıştılar. O sırada Zürafa Zezi’nin aklına bir fikir geldi, heyecanlı bir şekilde; “Buldum! Bence kara bulutları bir çuvala doldurup ağzını hiç çıkamayacakları şekilde sıkıca bağlayalım.” Herkes bu fikri harika buldu. Sonra hep birlikte kara bulutları topladılar ve bir çuvala doldurup ağzını sıkıca bağladılar. Çok yorulmuşlardı ama kesinlikle değmişti. Yağmur yağdığı için yapamadıkları her şeyi artık rahatça ve özgürce yapabiliyorlardı. Bu durumdan çok mutlu ve memnunlardı. Aradan birkaç ay geçti; otlaklar kurudu, sular çekildi ve topraklar iyice çatlamaya başladı. Ağaçlar bile kuruyacak hâle gelmişti. Bir zaman sonra Mino’nun muzu, Zezi’nin yeşil ağaç filizleri, Yeleli’ni avlayacağı otçul hayvanları, Kati’nin beslendiği balıklar ve Fifi’nin oynayacağı göl kalmamıştı. Daha da kötüsü içecekleri su bile bitmişti. Beş arkadaş bu durumu görüşmek için yan yana geldiler.

Mino:

​- Kara bulutları topladık yağmurları bitirdik rahatça istediğimizi yaparız sandık ama hayatımız ve diğer canlıların hayatı tehlikeye girdi. Artık kara bulutları salıverelim ve tekrar eski günlere dönelim bence deyince.

Fifi:

​- ​Hemen vazgeçmek yok öyle Mino! 

 Zizi:

​- Başka çare yok gibi görünüyor Fifi, Mino haklı. 

Kati:

​- ​Buradaki bütün canlılara su taşısak derim ama mümkün değil. Çok fazlalar. 

Yeleli:

​- ​Bence de arkadaşlar, kara bulutlar bizim yaşamamız için ne kadar gerekliymiş. Şimdi anlıyoruz. Onları ait oldukları yere bırakmalıyız.


Hep birlikte kara bulutları serbest bırakma kararı aldılar ve kara bulutları doldurdukları çuvaldan salıverdiler. Artık yağmurlar eskisi gibi yağmaya başladı ve her taraf canlandı. Bütün hayvanların ve bitkilerin yüzleri güldü. Suyun bütün canlılar için vazgeçilmez olduğunu anladılar ve bulutları bir daha toplamayı düşünmediler.

 

     

                                                                     

©2022, Dergi Mudita, her hakkı saklıdır.

bottom of page