Çocuklar
- Hanife Rana Tok
- 4 Kas
- 2 dakikada okunur
Yazar: Hanife Rana Tok (13 yaşında)
Çizer: Elif Sena Bilgin (12 yaşında)
Editör: Mustafa Asım Acar (13 yaşında)

Oyun oynayacakları sırada sek sek kalıplarını büyütmek zorunda kaldılar çünkü ayakkabıları sığmıyordu. Neden mi? Çünkü buradan tüm çocukları attılar.
Her şey Başkan Ezer ’in şu konuşması ve halkın çoğunluk oylarıyla başladı:
-Ey halkım! Sizlere uzun süredir düşündüğüm bir projeden bahsedeceğim. Çocuklarınızı daha sakin olması için bir süreliğine eğitim gibi düşünebileceğiniz bir ülkede onların cehaletlerini gidermeleri için misafir edeceğiz. Ve merak etmeyin devletimiz her daim başlarında bulunacaklar bize güvenin. Aileler çocuklarını bıraktıktan sonra bir yük azalmış gibi hissedemediler. O dünyada onların daha rahat olduklarını göstermek için birkaç hile yapmışlardı. Bu hileler tarlalarını genişletmek için çizgi ittiren yaşlılar kadar profesyonel olmuştu. Mesela artık sabahları alarm seslerini, uyandıran ama daha tatlı bir ses yapmışlardı. Artık okul binaları yavaş yavaş yetişkinler için dinlenme yeri veya kütüphaneye ayrılıyordu. Oralarda verilen kokular insanların psikolojik olarak boşluklarını kapatıyordu. Tabii ki halk ilk iki ay fırtına önceki sessizliklerini yaşadılar.
Ondan sonra yaşlılar bir isyan başlatmış ve şunlardan bahsedip insanları uyandırmışlardı:
-Siz çocukları buradan kopardınız ama içinizde olan vicdanı ne yapacaksınız? Hiç hatırlamaz mısınız, o çocukları görünce yüzünüzde olan o gülümsemeyi, yorgunluğunuzu alan o minicik elleri? Şu an bir şeyler yapmasanız da hissediyorum o çocuklar eğlenmek için çocuk, o çocukların bir işçi yapılmasına engel olmanız gerekirken oraya hapsolmasına göz yumuyorsunuz. Birlik olarak kurtarmanız gerek normalleştirmeniz değil, dediler.
İnsanlar yarıya ayrılmış iki elma parçası gibi oldular birileri hayır birileri evet diyordu. Bu konuşmada beklendiği gibi bir sürü dil de popüler oldu ve dünya artık garipti çünkü insanlar sırf diğer düşünceye sahip diye birbirlerini dışladı ve bu durum baya ilerlemeye başladı. Mesela artık birbirlerini boykot ediyor, saldırma girişiminde bulunuyorlardı. Çünkü bazı insanlara artık çocukların fazlalık olduklarını düşündürmüşlerdi.
Bu sürede yeni başkanlık seçimleri oldu ve Ezer %49’luk bir oyla elendi. Yeni başkana insanlar itiraz etmediler pek. Ama bir anda Ezer artık insanlarla iletişimini kesmiş ve piyasadan çekilmişti garip olansa ailesi bile onun nerede olduğunu bilmiyordu.
Bu kaosun artmasına hatta uzatılmasına sebep oldu. Böylece yarım yıl sonunda insanların içindeki çocuk sevgisi hasrete dönüştü ve ikiye ayrılmış dünya artık aynı fikirde olmaya ikna oldu. Şimdi, sıra çocukları bulmadaydı. Tabii dünya kocaman olsa da ülkeler arasında koca uzunluklar yoktu. Kısa sürede bulundu çocuk ülkesi ve hatta içinde Ezer de vardı.
Aileler öyle kocaman sarıldı ki mükemmel bir tablo oluştu. O ülke savaştan çıkmış gibi de olsa sevgi bir anda kokmaya başladı. O ana kadar bu sahneler o kadar nadir ve hatta yoktu ki çocuklar olmadan sarılmak, onların saçlarını okşayamamak, onların çizimlerini övmek ve hatta sokaktaki bağırışlarını ve inatlarını özlemişti insanlar. İnsanlar çocukları özlemişti. Onların neşelerini özlemişti. Artık huzur ve rahatlık her şey değildi. Çünkü bazen sesler kulaklarınızı kapatsanız da hissettirir.


