Yazar: Zeynep Dila Büyükmutlu (14 Yaşında)
Editör: Ahmet Ömer Oruç (13 Yaşında)
Çizer: Ahsen Kantarcı (9 Yaşında)

İki kardeş annelerinden yalvar yakar arenaya gitmek için izin almışlardı. Ama annelerinin tek bir şartı vardı: Orada yaramazlık yapmamalarıydı. Kardeşler arenaya girip yerlerini almışlardı. Ama bir sorun vardı. Çünkü boğa yerinden çıkmamak için direniyordu. İnsanlar hem öfkeleniyorlar hem de sıkılmaya başlıyorlardı.
Kardeşler karışıklığı fırsat bilip yerlerinden kaçıp boğanın tutulduğu yere doğru ilerlediler. Boğanın tutulduğu yere ulaştıklarında boğanın çok mutsuz olduğunu gördüler. Matador olduğunu düşündükleri adam yanındaki yardımcısına “Herhalde karnı aç, gidip biraz yemek getirelim. Zamanımız kısıtlı, seyirciler sıkılmaya başlıyorlar hızlı hareket etmeliyiz,” dedi ve ahırdan çıktılar. Böylece iki çocuk saklandıkları yerden çıkıp yalnız kalan boğanın yanına gittiler.
Büyük çocuk biraz endişeliydi ama küçük olanın aklına boğayı özgür bırakma fikri geldi. Abisine, “Haydi ağabey, hazır matador ve yardımcısı gitmişken boğayı özgür bırakalım,” dedi. Böylece iki kardeş halatları çözmeye yöneldi ama halatları çözmek göründüğü kadar kolay değildi. Oldukça kalın ve sertlerdi. Ellerinin acısını hissetmemişlerdi ama elleri kanamaya başlamıştı bile. Sonunda halatlar çözüldü. O heyecanla ne olduğunu anlamadan kendilerini boğanın sırtında buldular. Boğanın kulağına artık özgür olduğunu ve kaçabileceğini söylediler. Boğa kafasını sağa sola çevirdikten sonra son hızla kapıya yöneldiler ve GÜM!
Kapı yere devrildi ve çıkışa doğru sırtında iki çocukla beraber koşmaya başladı. Tüm seyircilerin hayretleri arasında boğa ve sırtındaki iki çocuk birden arena kapısından çıkıp uzaklara doğru koşmaya başlamıştı. Böyle bir olay daha önce hiç görülmemişti. Hiçbir engel boğayı durduramadı ve boğa sonunda özgürdü. Sırtında iki kardeşle beraber arenanın epey uzağında lavanta kokan çayırların arasında koşuyordu. Kardeşlerin mutluluk dolu kahkahaları rüzgârın uğultusuna karışmıştı. Tabii eğlence çok sürmedi. Dört bir yanları çevrilmişti ve boğayı yakalayıp arenaya geri götürdüler. İki kardeş ise boğanın sırtından düşmelerine rağmen hiçbir zarar görmediler ama annelerine verdikleri sözü tutmadıkları için çok pişmanlardı. Şimdi akıllarında tek düşünce vardı, o da annelerine olan biteni nasıl açıklayacaklarıydı...