Ayağım Kaydı Hikâyenin Başkahramanı Oldum
- Mehmet Erhan Demir
- 27 Eyl
- 2 dakikada okunur
Yazar: Mehmet Erhan Demir
Editör: Atlas Öz ( 11 yaşında)

Sımsıcak bir yaz sabahıydı, erkenden kalktım. Pencereden gelen saf ışıkta altın gibi parlayan saatime baktım. Saat on birdi ama hâlâ yorgundum. Acaba yazar hanım bugün benimle ilgili nasıl bir hikâye yazacaktı? İçimden “İnşallah yazar hanım bugün beni hikâyede çok yormaz” dedim fakat korktuğum başıma geldi. Birden yazar hanımın sesini duydum. Şöyle diyordu:
-Hadi tembel teneke kalk bakalım! Şimdi tembelliğe yer yok. Bugünkü hikâyede köpeğim Pamuk’u kurtarmaya Everest Dağı’ na çıkacaksın. Hadi, marş marş hikâyeye!
-Yazar hanım siz de hep çok güzel metinler yazıyorsunuz. İyi tamam da, ben de yazar ve hikâye kahramanları anlaşmasına dayanarak ya maaşıma yüzde kırk zam ya da yıllık iznime artı on gün isterim ha!
-Ne!
-İstifa ederim bak ha! Benim gibi düşük maaşa çalışan ana kahraman bulamazsın.
-İyi. Tamam ya!
Yazar hanım bunu dedikten sonra hemen hazırlanmaya başladım. Nasıl olsa hazırlanılacak çok şey vardı. Daha kilerde özenle sakladığım mis kokulu konserve kurabiyeleri bulmalıydım. O olmayınca her şeyin kötü geçeğini düşündüğüm şans şapkamı, en dayanıklı kişinin bile dayanamayacağı mis kokulu dolabımdan bulmalıydım!
Hazırlıklar bitince yola çıktım. Hızlıca koşmak, bir an önce köpeğimi kurtarıp eve dönmek istiyordum fakat olmadı. Şimdi haklı olarak “Niye?” diye sorarsınız. Çünkü yazar hanım tüm gece bu hikâye üzerinde düşünmüştü ve gece boyu onu uyutmaya çalışan güçlerle büyük bir savaş vermişti. Bu yüzden sadece tempolu yürüyebiliyordum. Yaklaşık altı saat yürüdüm. Koşmamış olmama rağmen çok yorulmuştum. Resmen dizlerim isyana geçmişti.
Tam o anda eski kapının en yakın arkadaşı olan pasın muhteşem sesini duydum. Gelen kişi yazar hanımın arkadaşıydı. Yazar hanım ona şöyle dedi: “İçeride bir hikâye yazıyordum, o hikâyeyi istediğin gibi değiştirip sonunu getirebilirsin.” Yazarın arkadaşı çok kötü biridir. Yazarın arkadaşı hemen odaya geldi ve sinsice güldü. “Hadi bu hikâyede minik değişiklikler yapalım” dedi. O arada gözüne Everest Dağı yazısı çarptı ve şöyle dedi: “ Buraya başka bir dağ adı yazarsam ana kahraman çok zorlanır.” Daha sonra Everest Dağı yazısını sildi yerine Uludağ yazdı. Kötü kahkahalar atarak odadan çıktı.
Yazarın arkadaşına çok kızdım fakat elimden bir şey gelmiyordu. Ben yazar değildim, hikâyeyi değiştiremezdim. Yolum uzamıştı ama pes edemezdim. Çok yorulmama ve kızgın olmama rağmen koşmaya devam ettim. Sonunda kazanan bendim. Uludağ’daki köpeğimi kurtardım. Mutlu ve hikâyeyi başarıyla bitirmenin verdiği haklı gururla evime döndüm, yine de ertesin gün yazarla bu hikâye kanunlarını konuşacaktım.


