Bilinmeyen Boşluk
- Zeynep Trabzon
- 4 Kas
- 1 dakikada okunur
Yazar: Zeynep Trabzon (11 yaşında)
Çizer: Berra Toparlı (10 yaşında)
Editör: Ayşegül Duyar (11 yaşında)

Nasıl geldiğimi bilmediğim bu garip yerdeki ürpertici fısıltılar, gitgide güçlenerek bağırışlara dönüşüyor. Bu korkunç olayların nedenini bile bilmezken, ne yapmam gerektiğini bilmemem çok normal. Tehlikede olup olmadığımı bilmiyorum ama güvende olma ihtimalim çok az.
Sanki her yeri siyaha boyayan korkunç karanlık dağılacakmış gibi hissederek kollarımla onu aralamaya çalışıyorum. Her ne kadar hiçbir şey olmayacağından emin olsam da, içlerinden ışık sızan bazı küçük boşluklar görüyorum. Halüsinasyon olup olmadıklarını ve nasıl ortaya çıktıklarını tıpkı buraya nasıl geldiğimi bilmediğim gibi bilmiyorum.
Birileri bağırıyormuş gibi sesler duymaya başlıyorum. Az önceki fısıltılar, yavaşça bağırışlara dönüşüyor. Seslere iyice kulak verdiğimde, bağırışlara dönüşmüş olan fısıltıların bana “Artık bu dünyada tutsaksın.” dediklerini anlıyorum.
Ben nerede mahsurum? Buraya nasıl geldim ve nasıl mahsur kaldım? Şu anda bu konu hakkında bildiğim tek şey: Bilmediğim bir yere bilmediğim bir şekilde geldim ve bilmediğim bir şekilde burada mahsur kaldım. Kesinlikle öyle!
Diğer bütün düşüncelerimle beraber ne olacağını da kestiremeden hareket etmeye çalışıyorum. Olmuyor! Burada sıkışıp kaldım! Bana bunu kim, nasıl yaptı?
O bilmediğim kişiyi görecekmişim gibi garip bir hisse kapılarak yaşadığım kâbusun öfkesiyle arkama dönüyorum. Hiçbir şey göremiyorum ve bu yetmezmiş gibi sallanarak düşmeye başlıyorum. Sesler kısıldığına göre, mekân mı değişiyor? Evet, kesinlikle!
Kollarımı koyu beyaz renkli bir duvara koyuyorum. Sürtünme sesleri eşliğinde birkaç saniye düşüyorum ve ahşap parmaklıklara tutunuyorum. Kendimi ayaklarımın altındaki uzun koridora bırakıyorum.
Etrafımı görebiliyorum! Zemini yumuşak bir halıyla kaplanmış, büyük ve yüksek tavanındaki dev avizelerin loş ışıklarla etrafı aydınlattığı bir koridor. Evime gelmişim! Sonunda!
Başımı sağıma çevirdiğimde bütün bilinmeyenleri öğreniyorum: Her şey, birkaç karış ötemde duran küçük makineyi çalıştırdığım için oldu.


