top of page

Bir Damla Umut

  • Mustafa Asım Acar
  • 25 Eyl
  • 2 dakikada okunur

Yazar: Mustafa Asım Acar (13 yaşında)

Editör: Elif Sena Bilgin ( 12 yaşında)

ree

  Pars, ormana vardığında peşinde olan dronlardan habersizce bir kayanın üstüne oturdu. Yorulmuştu fakat bu ormanı canı pahasına koruyacaktı. Pars, kayaya vurup müzik yaparken bir şey fark etti. Bu olamazdı. Bu kaya nasıl boş olabilirdi? Kayaya tekrar vurdu. Evet yanılmıyordu, kayanın içi boştu.

  Kayanın beş metre ilerisinde, güzel kokusuyla kendini belli eden amargus çiçeğinin etrafındaki yaban böğürtlenlerinin yanında bir şey parlıyordu. Pars, önce böğürtlenleri görse de sonradan gözü parıldayan şeye takıldı. Yanına yaklaştığında ise onun bir silah olduğunu anladı. Hemen bir kayanın arkasına saklandı. Etrafına bakınırken dronları gördü. Dronların "Pars'ı imha et!" dediklerini duyuyordu. Hemen saklandığı kayanın arkasından çıkıp elindeki taşları birer birer dronlara doğru fırlattı. Elindeki son taşı atmak üzereyken dronlardan birirnin kendisine bir mesaj verdiğini fark etti. Bu dron, kendisine bir şey getirdiğini ve arkadaşı Tumu'nun dronu olduğunu söylüyordu.

  Dronda bir harita, mektup ve bir de mühür vardı. Dron merkeze dönmek için yola çıktığında Pars mührün sırrını çözmeye çalışıyordu.  O anda aklına bir şey geldi. Bunu bir filmde görmüştü. Yanındaki kayayı kırarsa bir şeyler bulabilirdi. Hemen silahını kayaya çevirdi. İki atıştan sonra kaya büyük bir sesle parçalandı. Kayanın içinde bir geçit kapağı vardı. Kapağın  üstünde mühür izi bulunuyordu. Pars mührü kapağın üstündeki motife koydu. Kapak açıldı.

  İçeriden hoş bir müzik ve koku geliyordu. Müzik Hans Zimmer ’ın "Artık Özgürüz" adlı parçasına aiti. Her taraf muz kokuyordu. Pars, aşağıya indi. Birisi aşağıda piyano çalıyordu. İleriye doğru baktığında piyano çalan kişinin eski arkadaşı Sam olduğunu gördü. Sam ile bu merkez kurulmadan önce tanışmışlardı. Sam'in Pars’ı görünce gözleri parladı. Hemen piyanonun başından kalktı ve Pars’a sarıldı. İkisi de çok mutluydu. Beraber salona geçtiler. Sam Pars’a muzlu kekinden ikram etti. Keklerini yerken “Sen o merkezden nasıl kurtuldun?” dedi Sam.

“Uzun hikâye” diye cevapladı Pars.

Sam gözlüklerini düzelterek gülümsedi.

 “Anlatmaya vaktimiz olacak ama önce sana bir şey göstermem gerek.” dedi ve yerin altındaki o geniş salonda duvara doğru yürümeye başladı. Pars, Sam’ in peşinden sessizce ilerledi. Duvar, normal bir taş blok gibi görünüyordu. Sam bir tuşa bastığında duvar yavaşça iki yana açıldı. İçeride ekranlarla dolu bir kontrol odası vardı.

 Pars şaşkınlıkla etrafına bakındı.

“Burası nedir böyle?”

 “Direnişin kalbi!” dedi Sam gururla. “Merkezin dışındaki son özgür üs burası. Ama uzun süre saklanamayacağız. Bu mühür, onlara karşı son umudumuz olabilir.”

 Pars mührü eline aldı, dikkatlice inceledi. "Bu mühür ne işe yarıyor peki?"

  Sam biraz duraksadı. “Henüz tam bilmiyoruz ama eski sistemlerin kilitlerini açabiliyor. Belki de merkez sistemine sızmak için tek yol bu.”

 Pars sesi titrek bir şekilde “O zaman bütün üslere ve on iki koruyucuya haber ver.”

 

 
 

©2022, Dergi Mudita, her hakkı saklıdır.

bottom of page