Bir Dünya Hayal
- Eslem Doğru
- 27 Eyl
- 2 dakikada okunur
Yazar: Eslem Doğru ( 10 yaşında)
Editör: Dilara Çamur ( 11 yaşında)
Çizer: Betül Kızıler (10 yaşında)

Kış mevsiminin çok soğuk geçtiği bir dönemde, herkes evlerine kapanmış dışarıda yağan karı izliyordu. Burunları soğuktan domates gibi kızarmış çocuklar da sıcak ıhlamurlarını yudumluyordu. Halya ise annesinin sözünü dinlemediğinden hasta olmuştu. Hastayken hep hayal kurardı. Mesela dedesinin köyünde olduğunu, havanın sıcak olduğunu, buz gibi çilekli dondurma yiyebildiğini, kırlarda özgürce koşabildiğinin hayalini. Hayallere dalmıştı, her zamanki gibi. Ancak büyükler böyle hayaller kurmazdı. Mesela annesi her akşam fıslayıp duran buzdolabını değiştirmenin hayalini kuruyordu. Birden yanık kokusuyla irkildi. O da ne, olamaz! Portakallı kek yanmıştı. O sırada babası bambaşka bir hayal kuruyordu. Arabasını değiştirmek. Ona göre bu hayal ciddiydi. Bu sırada küçük kardeşi Hülya emekleyerek içeriye geldi. O da yürüdüğünü hayal ediyordu. Bunca hayal kokan bu dünya yarın hayalsiz bir dünya olacaktı.
Ertesi sabah kahvaltı yaparken babası haberleri açtı. Ülkenin en ileri teknoloji fabrikasında bir işçinin hayallere dalması nedeniyle kaza yaşanmış, bu durum büyük maddi kayıplara yol açmıştı .Haberlerde sunucu kızgın Tarus şöyle diyordu: “Ülke yöneticilerinin toplantısı sona erdi, alınan kararları açıklıyorum, dinleyin yoksa kızarım. Ülkemizde hayal etmek yasaklandı. Böylece okullarda öğrencilerimiz hayallere dalarak dersleri dinlememezlik yapmayacak. Fabrikalarda işçiler hayalleri yüzünden işleri aksatmayacak. Böylece ülkemiz daha hızlı gelişecek. Yarından itibaren tüm vatandaşlarımızın hayal etmeyi önleyen çipi sağlık merkezlerinden almaları gerekiyor.” Televizyon kapatıldı. Herkes çok şaşkındı. O gün bütün vatandaşlar o çipten satın aldı .Çipleri kulaklarına yerleştirdiler, kısa bir süreliğine karanlık oldu, sonra her şey yeniden renklendi. Halya ise çipi takınca bir tuhaflık hissetti. Sanki aklındaki renkli parlak şeyler kaybolmuştu. Huzursuzdu, robot gibi masasına oturdu. Hiç hayal edemeden, düşünmeden bir resim çizdi. Normalde saatlerce ne çizeceğinin hayalini kurardı. Sanki Halya, Halya değildi, kendi değildi başka biriydi. Günler böyle akıp gitti. Parklar boşalmış, sokaklar sessizleşmişti. Çocukların gülücükleri kaybolmuştu. İleriye bakan gözler gitmişti. Hayallerinin peşinden koşan hiç kimse yoktu. Yazarlar eskisi gibi güzel kitaplar yazamıyordu, masalarında boş sayfalarla öylece oturuyorlardı. Çocuklarda kitap okuma sevgisi kaybolmuştu. İnsanlar yeni şeyler üretemiyordu. Birçok genç de bu nedenle meslek sahibi olamadı. Ülke ekonomisi çöküyordu. Halya’nın içinde bir şüphe vardı. Acaba bütün bunlar bu çip yüzünden mi oluyordu?
Bir gün Halya yakan top oynarken, top Halya'nın çipine denk geldi. Kafasına çarpan topla afallayan Halya, çipin yere düşerken çıkardığı tını ile kendine geldi. Çipi ayak ucundaydı, ancak eğilip almadı. Çünkü o an bir mutluluk hissetti, her şey eskisinden daha parlaktı ve artık hayal edebiliyordu. Diğer insanların da hayal etmesi için işe koyuldu. Telefonuyla bir video çekti, video şöyleydi: “Hey arkadaşlarım çipleri çıkarın, bu gidişle ülke ekonomisi çökecek yeni teknolojiler gelişmiyor, yazarlar yeni kitaplar yazmayacak, robot gibi olacağız. Meslek sahibi olamayacağız." Bu videoyu sosyal medyaya atarken heyecandan kalbi de güm güm atıyordu. Önce çocuklar, öğretmenler ve çocuk doktorları beğendi, sonra insanlar teker teker çipleri çıkardı. Çocuklar neşeyle resim yapmaya, yazarlar heyecanla yazılar yazmaya, sokakla tekrar dolmaya başladı. İnsanlar anladılar ki, dünya hayallerle gelişir, ihtiyacımız olan en önemli şey bir dünya hayaldir.


