top of page

Buna Kafa Yoramam

  • Fatma Zehra Demirci
  • 27 Eyl
  • 3 dakikada okunur

Yazar: Fatma Zehra Demirci (12 yaşında)

Editör: Asel Sözer (12 yaşında)

Çizer: Beyza Özdemir (9 yaşında)


ree

Tabii ki de, okul her zaman güzel bir yer olmuyor. Ama biliyor musunuz? Bazen gerçekten de çok güzel bir yer oluyor. Bunu neden mi söylüyorum? Çünkü bunu herkes bilmiyor.


Durun, size kendimi tanıtmadım! Ben buranın en muhteşem çizeriyim. Sadece henüz kimse namımı bilmiyor. Ama sorun değil, kısa bir süre içinde herkesin beni tanıyacağına eminim. Neden mi bu kadar eminim? Çünkü buranın en muhteşem resim sergisinin bütün resimleri, benim harika yeteneğim sayesinde var. Sadece, şu anlık kimse okulda böyle muhteşem ötesi harika sergi olduğunun farkında değil. Bence çok şey kaybediyorlar. Neyse şu an bunu kafama takamam.  Zaten kısa süre içinde birçok kişinin resim sergisini ziyaret etmeye geleceğini biliyorum. Nasıl mı bu kadar eminim? Çünkü... Neyse buna kafa yoramam. Bence sizde yormayın!


Dur. Okul... Diyordum, değil mi? Ne demiştim? Heh hatırladım. Okul bazen güzel bir yer olmuyor, ama bazen gerçekten de güzel bir yer oluyor.


Kötü olmasının sebebi; dersler, ödevler, okuma saatleri ve etkinlik diye adlandırdıkları sıkıcı şeylerin yoğunluklu olması. Ve bununla kalmayıp sadece on dakika ara hakkı veriyorlar. Bu on dakikada yapmanız gereken iki şey var: Yemek yemek ve oyun oynamak. Ama bu kısacık zaman diliminde ikisinden birini seçmeniz gerekecek. Şahsen ben oyun oynamayı seçiyorum. (Çünkü ikisinden birini seçmekle, o çok tatlı ve durmadan çalışan güzide kafamı yoramam.) Oyun oynayamamaktansa aç kalmayı yeğlerim. Sonuçta kaç kere bu dünyaya geleceğiz ki? Ama lavaboya gitmen gerekiyorsa… Aaaaa! işte teneffüs bitti bile! Daha lavabonun kapısından adımını bile atamadan! Ve daha öğrenciler olarak öğle arasında okuldan ayrılam ıyoruz bile. Bunlar üzerinde konuşulması gereken konular... Amaaaa, buna kafa yoramam!


Okul... Kötü olmasının sebebini söylediğime göre. Nasıl iyi olabildiğini söyleyeceğim. Sanırım... Öyle olduğunu varsayacağım çünkü buna kafa yoramam.


İyi olmasının sebebi; yarışmaların düzenlenmesi. Hele bu resim hakkında olunca... Benden mutlusunu bulamazsınız. Bunu söylememin sebebi, resim hakkında bir yarışmanın düzenlenmiş olması. Ve bu benim ünlenmem için harika bir fırsattı. Tabii ben durur muyum hiç? Hemen ismimi yazdırmak için müdür yardımcısı yazan bir kapının içinden geçtim. Bu şeyi yapmamın sebebi, afiş zımbırtısı denen bir kâğıtta bunu yapmazsak resimlerin kabul olmayacağının yazmasıydı. Anladığım kadarıyla... Neyse buna kafa yoramam.


Müdür yardımcısı yazan odaya girdiğimde, masada duran, gösterişli kıyafetler giyen kadın, yarışma için geldiğimi anlamış olacak ki, bana bir kâğıt verdi. Üzerinde "resim yarışması kaydı" yazıyordu. Ve altında bir sürü kelime vardı... Bunlara kafa yormakla uğraşamayacağım için gösterişli kıyafetler giyen kadına kâğıdı geri verdim. Hem de kırıştırmadan! Annem hep, "bir şey bulduğunda, onu olduğu gibi bırak" der. Ve ben... bunu genelde yapamıyorum...


Resimlerimi çizip, yine o gösterişli kadının yanına geldim. Çünkü afiş denen kâğıtta öyle yazıyordu. Kadın resimlerimi çok beğenmiş olacak ki, bir bana bir resimlerime baktı. Sonra masasının üstündeki kâğıtları karıştırmaya başladı. Sanırım resimlerim o kadar güzeldi ki, yarışmayı düzenleme zahmetinde bulunmadan, beni yarışmanın birincisi yapacaktı.


Ama öyle olmadı... Kadın tekrar tekrar bir bana bir resimlerime baktı. Artık şüphelenmeye başlamıştım! Ve o çok güzel, biricik kafam buna kafa yoramıyordu. Ama sonra kadın donuk bir ifadeyle,


"Senin kaydın yok. Bu resimleri kabul edemem" dedi.


Çok üzüldüm. Dünyam... yıkıldı. Ah... demek bana verdiği kâğıt o işe yarıyordu. O kadar kafa yormuştum. Belki de yormamıştım... Neyse buna kafa yoramam. Asıl kafa yormam gereken konu, ben, dünyanın en güzel çizeri, nasıl tanınacaktım.


O günden sonra bir şey fark ettim. Bazı şeylere gerçekten kafa yormalıyım... (Ya da... kafa yormaya kafa yoramam.)

 
 

©2022, Dergi Mudita, her hakkı saklıdır.

bottom of page