İki Sıkı Dost
- Sare Nur Vural
- 10 Ağu
- 1 dakikada okunur
Yazar: Sare Nur Vural (9 yaşında)
Editör: Beril Kirazlı (12 yaşında)
Çizer: Ahsen Kantarcı (9 yaşında)

Masalda bir sinsi tilki,
Yolda saydım yirmi iki,
Dut yemiş bülbül gibi,
Suskunsun neden ki?
Bir kuş gördüm ötüyordu,
Cik cik cikliyordu.
Tilki ise sinsi sinsi,
Kargaya gülüyordu.
Karga korkar mı hiç?
Tilki ağlar mı hiç?
Onlar gülsün, ağlasın,
Biz masala başlayalım…
Küçük bir cami avlusunda,
Büyükçe bir meşe,
Küçük bir kuşla
Arkadaş olmuş.
Küçük kuş gidermiş uzaklara,
Haber getirirmiş meşe ağacına.
Böyle yaşarmış iki sıkı dost,
Sevgi ve neşeyle.
Bir gün küçük kuş,
Gitmiş uzaklara.
Bir daha da dönmemiş,
Meşe ağacının yanına.
Meşe ağacı meraklanmış,
Mırıl mırıl mırıldanmış,
Bir daha dönmeyecek mi diye,
Sayık sayık sayıklamış.
Meşe ağacı o gün,
Dayanamamış bağırmış.
Hıçkırmış, ağlamış,
Küçük kuş neredesin?, diye.
Bir gün uzaktan,
Görmüş kuşu.
Bağırmış, çağırmış,
Küçük kuş gel!, diye.
Küçük kuş uzaklardan,
Gelmiş meşe ağacına.
Haber getirdim diye,
Bağırmış çığlık çığlığa.
Haberi şuymuş;
Bütün ormanlarda, şehirlerde,
Ağaçlar kesilecekmiş,
Güçlü güçsüz kişilerle.
Meşe ağacı üzülmüş,
Harıl harıl düşünmüş.
Sonra durmuşlar,
Birbirlerine bakmışlar.
Aynı şeyi mi düşünüyoruz?, demiş kuş.
Sanırım, demiş meşe ağacı.
Davetiye hazırlamışlar,
Sonra da dağıtmışlar.
Bir tiyatro yapmışlar,
Ağaçları anlatan
Alkış almışlar,
Oturan bütün insanlardan.
Tiyatroları şöyleymiş;
Ağaç ve kuş arkadaş olmuş,
Ancak bir gün bir oduncu,
Gelmiş, kesmiş ağacı.
Kuş üzülmüş,
İki gözü iki çeşme,
Ağlamaya başlamış,
Ağacın kırılan dalına baktıkça.
Etkilenmiş insanlar,
Bu tiyatrodan.
Vazgeçmişler galiba,
Ağaçları yıkmaktan.
Meşe ağacı ile küçük kuş,
Çok sevinmiş bu habere.
İki tatlı dost,
Yaşamışlar bundan böyle mutlu.