top of page

Kayıp Şehir

  • Bahar ASLANER
  • 10 Ağu
  • 3 dakikada okunur

Yazar: Bahar Aslaner (12 yaşında)

Editör: Mustafa Asım Acar (13 yaşında)

Çizer: Rabianur Kadiroğlu (10 yaşında)

ree

Kaybedilen, kaybolan, bilinmeyen ya da bulunamayan bir şehirde yaşıyorum. Kayıp şehir, birkaç yıl önce göç etmek isteyen az kişilik bir topluluğun inşa ettiği ve zamanla büyüyen bir şehir. Yarım küre şeklinde bir kabın içinde. Ay nedir, güneş nedir, yıldız nedir, uçak nedir bilmiyoruz. Ninelerimizin dedikleriyle çıkaramayız. Dünya'nın hangi kıtasında, hangi ülkesinde, hangi ilindeyiz, bunu sadece ben mi merak ediyorum? Bilinenler zamanla unutulduysa yaşamanın ne anlamı kaldı. Öğrenmeden bir çıkar elde edilmez. O zaman neden akılda kalan son bilgileri hayal edelim ki. Yaşamadan öğrenilmezdi, yaşamıyoruz bence. İliklerimiz de öğrenmenin verdiği gücü ve kuvveti bilmeyen bir topluluğuz. Hayal etmekle geçinemeyiz. Görebildiklerimizi ancak farklı biçimde hayal edebiliriz. Görmeden ne kadar hayal etsek de ufuk sarmaz.

 

Gelelim bana, ben Rüya on yaşındayım. Siz güneş ışığını bilirmisiniz? Demek bilirsiniz. O zaman bir sorunun içinde, milyonlarca sorunun birkaçını sormak istiyorum. Güneş ışınları dik mi yoksa herhangi bir maddeye değince bükülüyor mu? Ya da oksijene değince rüzgâr gibi süzülüp sonra mı geliyor? Bıçak gibi keskin bir acı veya koku veriyor mu? Bitkiler güneş ışığında yanmıyor mu, neden? Ateş böcekleri ışığını güneşten mi alıyor? Güneş galaksimizin yıldızı mı?

 

Bu soruları okurken aynı anda düşünüp cevabı buldun değil mi? Çünkü bunlar çok kolay bizler için. Belki bazıları zor geldi ama olay bu değil, bunu okurken anında cevap vermemiz. Bunun birçok nedeni var ve her neden bir sonucu bizlere veriyor.

 

İlk neden, bu sorularla günlük hayatta da karşılaşmamız. İkinci neden, sıkça gördüğümüz için aklımızda kalması. Üçüncü neden, bazılarını okuduğumuzda gözümüzde saniyeler içinde nasıl olduğunu bildiğimizden dolayı, canlanması. Dördüncü neden, günlük hayattaki bazı öğeler ile karşılaştırılıp kesinleştirilmesi. Beşinci neden, beynimizin idrak edebilmesi için bilinen şeyler ile görsel hafıza oluşturulması. Altıncı neden, olabilecek ihtimallerle zenginleştirilmesi.

 

Peki, size bir soru, neden bizler kapalı bir kürenin içinde hapis değilken sadece okulda öğretilenlerle yetiniyoruz? Önümüze koskoca bilgi serilmiş. İnternetimiz var, kütüphanelerde günlerce bilgi aramıyoruz ya da koltuktan kalkmıyoruz bile. Peki o zaman neden bunu yapıyoruz? Öğrenmek sadece hafızamızda bilgilerin eskimesi değil. Eğer biz bilgileri doğru şekilde organize edersek inanın bana hayaller hedefiniz olur. Hayal nedir biliyor musun? Hayır bilmiyorsun. Hayal demek gerçekleşmesi mümkün olmayan görsel hafıza demek. Ama hedef, gerçekleşmesi eğer sen çalışırsan mümkün olan, eğer umudunu kaybetmez isen mümkün olan görsel hafızadır.

 

Size de günaydın. Demişken, günaydın ayrı yazılmaz mı? Hayır yazılmaz çünkü gün ve aydın kelimelerinden oluşan bir selamlamadır. Gün aydınlandı sözünden kestirebiliriz. Sen bunu okuduğunda beyninde neler oldu merak ettim açıkçası. Acaba anımsattığın duygulardan dolayı bu bilgi çöp mü dedi, yoksa kendini geliştirmen için depoladı mı? Bunu sen bilebilirsin yani ben sana beynin bunu yaptı demeyeceğim. Fakat ipucu verebilirim hem de cevabı içinde gizli olan bir soruyla. Eğer verdiğim bilgiyi gereksiz olarak anımsattıysan geri dönüp okumuşsundur. Yani yararını anlayıp sondan başa işe koyulmuşsundur. Yine de bilgiyi tekrar yenilemek için de yapmış olabilirsin ama beynin mükemmel bir şekilde odaklandı. Şimdi kafanı o telefon ya da bilgisayardan uzaklaştır ve etrafına bakın.

 

Tahmin ediyorum ki buraya kadar okuduysan benim Kayıp Şehir ile ilgili hikâye anlatmayacağımı anlamışsındır. Ben sadece insanların önüne serdiği bilgilerin nasıl çöp olduğunu belirtmek istedim. İster beş yaşında ol, ister altı ister elli yaşında ol. Öğrenmek hiçbir zaman gecikmez. O zaman yazıyı, içinde cevabı olan bir soruyla kapatmak istiyorum. İnternet olmadığı zamanlar yaşasaydın bilgiye ulaşmak için çaba sarf eder miydin? Evet ederdin. O zaman neden şimdi etmiyorsun?

 


 
 

©2022, Dergi Mudita, her hakkı saklıdır.

bottom of page