top of page

Letunyalı Lumo

  • Zeynep DEVECİ
  • 27 Eyl
  • 2 dakikada okunur

Yazar: Zeynep Deveci (11 yaşında)

Editör: Öykü Cenebağı (9 yaşında)

Çizer: Meryem Nefes (11 yaşında)


ree

İşte beklenen an gelmişti. Ne miydi beklenen o an? Tabii ki yaz tatili. Lina ve Latif çok heyecanlıydı. İkisi de beşinci sınıfı bitirmiş, takdir almışlardı. Ödül ise belliydi: Kamp. Üstelik tam bir ay. Bir hafta içinde, hazırlıklar tamamlandı. Kampa karavanlarıyla gidecek ve çadırda kalacaklardı. Nihayet yola çıktılar.

 

Gidecekleri yer; bir gölün yakınında, ormanın yanında ve dağın eteklerindeydi. Beş saatlik yolculuğun ardından kamp yerine vardılar. Kampı kurdular. İlk iki hafta gayet güzel geçti. Öyle ki ikizler kampın hep böyle güzel geçeceğini düşündü. Ama üçüncü hafta… İkizlerin anne babası mışıl mışıl uyurken ikizlerin uykusu kaçtı. İki kardeş tam dışarı çıkacakken bir ses duydu. "HORRRR HOORRRR..." Bu ses babalarından geliyordu. Anlaşılan derin uykudaydılar. İkizler çadırdan çıkınca mis gibi çimen kokusuyla karşılandılar. Aradan 15 dakika geçmeden gökyüzünde kayan bir ışık belirdi. Işığın ardından geriye sadece minik pembe bir iz kaldı ve yakınlarda bir yere düştü. İkizler onu aramaya başladı. Bulduklarında ne olduğunu anlamamışlardı. Futbol topu büyüklüğünde, toz pembe renkli ve tüy yumağını andıran, yumuşacık minik bir canlıydı. Eli, ayağı veya gözü yoktu. Yine de onu yanlarına aldılar.

 

Ertesi sabah Lina erkenden uyandı. Henüz kimse uyanmamıştı. Sessizce çadırdan çıktı, minik canlıyı buldukları yere gitti. Biraz araştırınca bir tanıtım kitapçığı buldu, kitapçık biraz sertti ama pürüzsüzdü. İlginç ama bu minik canlı temkinli olduğu için kitapçığı hep yanında taşırdı. Minik canlının ismi Lumo idi. Uçma, mutlu olunca parlama ve ışınlanma gibi süper güçleri vardı. Yazılımı iyi bilgiler ve iyilik için tasarlanmıştı. Kötü davranılırsa içine kapanıyor, iyi davranılırsa açılıyordu. 2086 yılından geliyordu ayrıca yazıların altında fotoğrafı vardı. Toz pembe renkliydi, biraz büyükçe ve sevimli bakan gözleri vardı, Lina bu bilgileri öğrenince kardeşine anlattı. Latif durumu normal karşıladı ve “Hadi deneyelim,” dedi. İkisi birden “Merhaba Lumo,” dedi. Lumo kıpırdanarak açıldı, yavaş ve çekingen bir şekilde ikizlerin yanına geldi. “Merhaba, ben Lumo. Letunya gezegeninden geldim. Burası neresi ve siz kimsiniz?” dedi. Lina ve Latif heyecanlanmıştı, heyecanı ilk atan Lina oldu. “Merhaba ben Lina, bu da ikizim Latif ve şu an Dünya’dasın. Peki, sen buraya niye geldin?” dedi. Tam o sırada Latif, "Ama ben soracaktım ona bu soruyu, yine öne atladın," diye sinirlendi ve Lumi ani bir hareketle kapandı. Lina ve Latif tedirgin oldular ama bu durum kısa sürdü ve Latif ikizinden özür dileyince Lumo'nun masum masum bakan gözleriyle karşılaştılar. Lumo, “Yaşadığım evde son zamanlarda hep kötü şeyler duyuyor ve görüyordum. Bu yüzden işlemcim sıkıştı ve beni buraya fırlattı,” dedi. İkizler Lumo’yu ebeveynleriyle tanıştırdı. Hep beraber harika bir kahvaltı yaptılar. Lumo, menemenin tadına baktı ve "Immm, bu Letunya üstü bir lezzet," dediği an etrafta minik pembe yıldız tozları uçuştu. Hep beraber gülüştüler.

 

Tatil boyunca gezdiler, oynadılar, yeni bilgiler öğrendiler, müzik dinlediler, kitap okudular... Kısaca çok eğlendiler. Artık eve dönme vakti gelmişti. İkizler, Lumo ve anne babaları mutluluk içinde yaşadılar. Ve her kahvaltıda menemen pişerken Lumo'nun 'Letunya üstü lezzet!' dediği an hep hatırlandı.

 
 

©2022, Dergi Mudita, her hakkı saklıdır.

bottom of page