Sebil Faciası
- Süleyman Erçin
- 10 Ağu
- 1 dakikada okunur
Yazar: Süleyman Erçin (9 yaşında)
Editör: Mustafa Asım Acar (13 yaşında)
Çizer: Asel Kaya (10 yaşında)

Bir demişler,
Demiş iki,
Taş denizden sekmiş,
Bu parayı ekmiş,
Şu toprakta para bitmiş,
Masala geçmemiz gerekmiş.
Avustralya’nın Aborjinlerin su sebili varmış,
Üstüne şerbet akmış,
Başlarına gelmeyen kalmamış.
Onların sebil,
Üstüne şerbet akınca
Olmuş bir kene,
Reisleri kalkmış ayağa,
Almış bardak, gitmiş sebile,
Su katmaya çalışırken üstüne yapışmış kene,
Reis çıkartmaya çalışmış keneyi,
Kene ölmüş, bacağı reise kalmış,
Reis soluğu doktorda almış,
Doktor demiş: “Durumun acil,
Götürelim seni cücelere,
Teslim ederler onlar seni devlere.”
Reis gitmiş cücelere,
Onlar götürmüş devlere,
Devler ne kötü davranacaklarmış ona, bir bilse...
Devler demiş: “Ameliyat lazım,”
Reis ağlamış, sızlamış,
Devler reisi sarsmış ve ameliyata götürmüş.
İksiri hazırlamışlar,
Malzemeleri:
Kambur balina derisi,
Uğurböceği kanadı ve
On iki gün ağır ateşte pişmiş levrek kılçığı imiş.
O sırada gelmiş periler,
Arkalarından serseriler,
“Kambur balina derimizi isteriz,” demişler.
Devler şaşalamış,
Kambur balina derisi olmadan
İksiri nasıl yapacaklarmış?
“Bâri iksirsiz yapalım,
Bu adama acımayalım,”
Demişler.
Ameliyat başlamış,
Hem de bayıltmadan,
Reisi öldürmüşler acısından.
Cüceler devleri
Dövmüşler, şişene kadar elleri,
Çünkü kendi sorumlulukları altındaki hastayı
mahvetmişlerdi.
İşte o günden beri devler
Bulunmayan meretler,
Cüceler yüzünden
Yerden iki şeftali çıkmış,
Biri Cüceler Kralı’na,
Biri Devler Kralı’na.