top of page

Zigolata'nın Karanlığı

  • Gözde Nur Özdemir
  • 10 Ağu
  • 4 dakikada okunur

Yazar: Gözde Nur Özdemir

ree

Gökyüzü Zigolata ‘nın karanlığına bürünmüş bir gündüz yaşıyordu. Herkesin çığlıkları Zigolata ülkesinde büyük bir gürültüye yol açmıştı. Zigolata Zigolata olalı böyle bir endişe ve telaşa kapılmamıştı. Herkes bağımlılığa karşı büyük bir tepki göstermişti. Zigolata Başkanı Kapitik bunun böyle olmayacağını anlayıp başkent Safirik ‘te bir konuşma yapmaya karar verdi. Ve Safirik ‘te bir televizyon kanalına çıktı. Ve orada şunları söyledi.

Sevgili Zigolata Halkı ,

Biliyorsunuz ki bugünlerde özellikle çocuklar ,gençler bir bağımlılığa yakalandı. Bunu durdurmak biraz zaman alacak. Çocuklarımıza ,geleceğin umut ışıklarına hep birlikte bir şeyler yapmalıyız. Onların ellerinden teknolojik araçları alarak yapamayız bunu. Çünkü ne kadar alırsak alalım her fırsatta yine bu bağımlılığa devam edecekler. Ve madde bağımlılığının da bir an önce önlenmesi gerek. Bazı gençler gözetim altında olsalar da bazıları hala tespit edilemedi. Güvenlik ekiplerimiz bu konu üzerinde derin çalışmalar yapıyorlar. Umarım bağımlılığı en iyi şekilde yeneriz. Bunun için gereğini yapacağımıza hiç şüpheniz olmasın.

diyerek halkı biraz olsun rahatlattı. Ama bazı insanlar hala korku ve endişe içindelerdi. Bazıları “Acaba çocuğumu bu durumdan nasıl kurtarabilirim? diye düşünürken bazıları da “Acaba çocuğumu bundan nasıl koruyabilirim? diye düşünüyordu. Bu karmaşanın içinde ne yapacağını bilemeyen halkın endişesi Zigolata ‘yı sise ve karanlık bir fırtınaya büründürdü. Çünkü Zigolata içinde yaşayan insanların genel duygu durumuna göre şekil alır ona göre davranırdı. Bazen bunu hava durumuyla gösterirdi. Bazen de insanlarla. Güzel duygular demek güzel insanlar, güzel bir hava durumu demekti. Yani Güneşli güzel bir gün.

Tam bu sırada bir grup çocuk bu olaylara karşı bakakalmışlardı. Hippi, Gurgur, Lora ve Eriko on iki-on üç yaşlarındaki çocuklardı. Minik kalpleri ama hepsinin kalbinde ayrı ayrı kocaman Dünyaları vardı. Hippi her işi hızlıca yapan ,ela gözlü ,turuncu saçlı ekibin Güneş kızıydı. Gurgur sarı saçlı,kahverengi gözlü asla ağzı durmayan ekibin oburuydu. Lora mor saçlı, deniz gibi mavi gözlü, çiçeklere bayılan çiçek gibi bir kızdı. Eriko eriklere bayılan ,yeşil gözlü ,hayaller dünyasında kaybolan hayalperest biriydi. Bizim bu grup bu olayları duyunca ortalıkta fıldır fıldır dolanmaya başladılar. Her zamanki gibi ağaç evlerinde dururken bu olayı duymuşlardı. Çocuklar birbirine bakıp kocaman bir sessizliği oluşturmuştu. Tam o sırada Hippi:

-Arkadaşlar, bu duruma bir çözüm bulmalıyız. Yoksa Zigolata tıpkı karanlık bir mağarada yapayalnız kalmış küçük bir çocuk gibi kalacak. Onu bu karanlıktan kurtarmalıyız. Gurgur:

-Evet ama bunu nasıl yapacağız? dedi ve bir yandan annesinin yaptığı lezzetli kurabiyeleri ağzına atmaya başladı. Eriko:

- Bağımlılığı hemen yok etsek. dedi yine hayallere dalarak. Lora:

-Hayallere dalma Eriko, bu hemen olabilecek bir şey değil. Bu biraz zaman istiyor. Ama biz bir şeyler düşünmeli bu işe bir son vermeliyiz. dedi. Hippi öne atılarak:

-Arkadaşlar önce bağımlılığın sebeplerini öğrenmeliyiz. dedi be bilgisayarın başına oturdu. Herkes Hippi ‘nin başına geldi ve bilgisayar ekranına kitlendiler. Hippi bağımlılık sebepleri diye arattı ve karşısına şu bilgiler çıktı.

-Sorunlardan kaçış isteği

-Duygusal yoksunluk.

-Merak

-Kişilik problemleri.

Bizim çocuklar bunu biraz düşündü. İnsanlar yalnız hissettiğinde ve mutsuz olduklarında, merak duygularını durduramadıklarında bağımlılığa başlıyorlardı. Bir kereden bir şey olmaz sözü ve arkadaş çevresi gençleri kandırıyordu. Ve çocukların durması için ellerine verilen telefon onların vazgeçilmezi olmuştu. Çocuklar bu durumda biraz düşünmeye başladı. Ve aklına müthiş bir fikir geldi. Arkadaşlarına :

-Arkadaşlar insanların birlik ve beraberlik içinde daha mutlu olduklarını ve sosyal çevrenin daha eğlenceli olduklarını onlara göstermeliyiz. Haydi işe başlayalım .Aklıma da süper bir fikir var. Bu söylediklerimi onlara göstermek için bir belgesel hazırlayabiliriz. Ve bağımlılık yapan durumları da tespit ettik. Bu belgeseli hazırlamalı ve bilgilendirici seminerler yapmalıyız.

-Evet ama bunları yapmak için gerekli izinleri almalıyız. Sizce başkan Kapitik ‘e bir mektup yazmalı mıyız? En azından bu durumu daha kolay şekilde çözmemize yardımcı olur. dedi Lora.

-“Haklısın.” dedi Eriko. Hemen işe başlamalıyız. Gurgur ve ben seminerler için bilgi toplayalım. Siz de belgeseli hazırlamaya başlayın.

Herkes bunu kabul etti ve işe koyuldular. Seminerler için biraz araştırma gerekliydi. Hippi ve Lora ‘da beraber bir belgesel hazırlamaya başladılar. Bağımlılığa sahip olan bir bireyin etrafında olup bitenleri anlatan güzel bir belgesel hazırlamaya başladılar. Bağımlılığa yakalanan insanların çevreden ,arkadaşlarından ,sosyal hayattan ve ailesinden uzak kalarak eğlenceden, mutluluktan ve kocaman bir ömürden yoksun bir şekilde yaşlanıyor ve hayatı boş bir şekilde geçirmiş oluyordu. Bu belgesel bunu en iyi şekilde anlatmıştı. Seminerler için başkan Kapitik’e mektup yazılmaya başlandı ve yardım istendi. Mektupta şöyle yazıyordu.

-Sayın başkanımız Kapitik,

Günlerdir başımızda olan bir sorunumuz var. Bu sorunu çözmek için biz yani Eriko, Hippi, Lora ve Gurgur birlikte bu sorunun çözümüne yönelik bazı şeyler yaptık. Hazırladığımız belgesel ile seminerler için izin istiyor ve sizin de katılmanızı diliyoruz.

Bu mektuptan iki gün sonra Başkan Kapitik, bir yayında bu mektubu aldığını ve izin verdiğini söyledi. Seminerler de güzel bir şekilde yapıldı. Çocuklar ailelere bağımlılık öncesi yaşadıkları mutlu anların videolarını ailelerden isteyerek onları seminerlerde izlettiler. Çocuklar ve bazı gençler bunları izledi ve aslında bu hayatın mutlulukla yaşanılmasını ,ailelerine ve arkadaşlarına geri dönmeleri gerektiğini anladılar. Bağımlı insanların aileleri ve arkadaşları onlar olan özlemlerini söylediler ve gençler artık bu durum için tedavi görüp iyileştiler.

Bu değişimi gören başkan Kapitik ve halk çocukları tebrik etti ve teşekkürlerini sundu. Buna karşılık onlara bir para ödülü teklif etti. Bizim çocuklarda bunu kabul edemeyeceklerini bunun yerine yardım kuruluşlarına verilerek insanlara yardım edilmesi gerektiğini ve bunun onları daha çok mutlu edeceğini açıkladılar. Başkan Kapitik çocuklarla bir kez daha gurur duydu. Ve hepsinin ailesine bu güzel çocukları yetiştirdikleri için bir teşekkür mektubu yolladı. Aileleri çok mutlu olmuşlardı. Artık Zigolata Halkı bu tehlikeden kurtulmuş ve havalar eski haline dönmeye başlamıştı. Zigolata o güzel eski günlere dönmüştü ve bu dersin sonunda asla kötü hava görmemişti.. Artık Zigolata ,hayatın güzel ve yaşanılabilir olduğunu fark eden güzel çocuklar ve eski günlere dönen mutlu ailelerle doluydu.

 
 

©2022, Dergi Mudita, her hakkı saklıdır.

bottom of page