Ünlüler Müzesi
- Aişe Pınar Şahin
- 10 Ağu
- 2 dakikada okunur
Yazar: Aişe Pınar Şahin (10 yaşında)
Editör: Zeynep Ebrar Koç (10 yaşında)

Birkaç gün önce Eskişehir’deki balmumu müzesini ziyarete gitmiştik. Bu müzeyi veya bunun gibi müzeleri gezmemiş olan kişilerin aklına balmumu müzesi deyince baldan yapılmış sarı heykeller geliyor olabilir. Fakat aslında öyle değil. Mesela ben müzeye girdiğim anda sanki bir sürü ünlüyle aynı odadaymışım gibi, sanki bütün ünlülerin gözlerinin önündeymişim gibi hissettim. Bu nedenle ben bu müzeye “ünlüler müzesi” diyorum. O kadar gerçekçilerdi ki sanki bir anda konuşmaya başlayabilirlermiş gibi görünüyorlardı. Çok güzel ve çok farklı hissettiriyor.
Balmumu, peteklerden ayrılan balın kaynar suya atılıp, yüzeyde toplanan balmumunun alınmasıyla oluşur. Balmumu, oda sıcaklığında kokulu bir katıdır. Renkleri sarı tonları, koyu kahverengi veya beyazdır. Balmumu ile heykeller yapılır. Heykeller kuruduktan sonra ise boyanırlar ve çok gerçekçi hale gelmiş olurlar.
2013 yılında kapılarını ziyaretçilerine açan bu müzedeki balmumu heykellerinin kimisi gerçeklerine çok benziyor kimisi ise gerçeklerine hiç benzemiyor bence. Mesela Kemal SUNAL’ın heykelini hiç de gerçeğine benzetememe rağmen ATATÜRK’ün heykellerini kendisine çok benzetmiştim. Heykellerin bir sürü fotoğrafını çektik, onları nasıl yaptıklarına şaşırdık kaldık.
Ünlü şarkıcı Barış MANÇO’nun, türkülerini dinlediğimiz Aşık Veysel’in, ünlü fizikçi Einstein’nin, fıkralarını okuduğumuz Nasrettin Hoca’nın, hatta Mevlana’nın heykeli bile vardı. Heykellerin yanında kim olduklarını ve neler yaptıklarını anlatan açıklamalar da vardı. Bu sayede tanımadığım kişilerin kim oldukları hakkında fikir sahibi oldum. Müzenin bir bölümünde ücret vererek fotoğraf çektirebiliyorduk. Bu bölümden gelen gelirle de kız çocukların ve engelli çocukların eğitim giderleri karşılanıyormuş. Böyle bir uygulama yaptıklarını öğrenince çok şaşırdım ama aynı zamanda da çok sevindim.
Barış MANÇO heykelinin önünde ne kadar vakit geçirdiğimi hatırlamıyorum. O kadar gerçekçi duruyordu ki sanki her an şarkı söyleyecekmiş gibiydi. O sırada kulağıma gelen “ Bugün bayram, erken kalkın çocuklar! ” sesiyle irkildim. Bir an Barış MANÇO konser vermeye başladı sandım. Ama sonra arkama baktığımda şarkıyı söyleyenin; iki yandan örülmüş saçları, kabarık tütü eteği ve elindeki mikrofonuyla çok ama çok sevimli görünen küçük bir kız çocuğu olduğunu gördüm. Sadece benim değil, müzedeki diğer ziyaretçilerin de dikkatini çekmiş olacak ki herkes ona bakıyor, alkış tutarak eşlik ediyordu. Dayanamadım ve ben de alkış tutmaya başladım. Küçük kız gülümsedi ve heyecanlanmış olacak ki şarkının sözlerini karıştırdı. Biz de şarkıyı söyleyerek küçük kızın kaldığı yerden devam ettik. Gerçekten hepimizi çok eğlendirmişti.
Bu gezi sayesinde hem çok eğlenceli vakit geçirmiş, hem de bir sürü yeni bilgi öğrenmiştim. Aynı zamanda kimisinin ismini bile duymadığım ünlüleri tanımış olmuştum. Gezip gördüğünde öğrendiği bilgiler insanın aklında daha kalıcı oluyor. Müzeyi çok beğendim. Eskişehir, yaşadığım şehre uzak ama eğer Eskişehir’e tekrar gelirsem bu müzeye yeniden ziyaret etmek isterim. Ünlülerin gözlerinin önüne bir kez daha gelmek ve onları bir kez daha tanımak isterim tabii ki. Eğer siz de Eskişehir’e gelirseniz bu müzeyi de ziyaret listenize eklemenizi öneririm.