Beyazıt ve Kargalar
- Furkan Barı
- 27 Eyl
- 2 dakikada okunur
Yazar: Furkan Barı (10 yaşında)
Editör: Dilara Çamur ( 11 yaşında)
Çizer: Berra Toparlı (10 yaşında)

2032 Yılı’nın İlkbahar Mevsiminde, Kenya Ülke’sinde ılık bir gündü. Etraf mis gibi toprak kokuyordu. Gökyüzünde göç eden leyleklerin sesleri duyuluyordu ama asıl önemli şey devlet başkanlarının toplantısıydı. Toplantıda halk tarafından uzun süreden beri konuşulan kargaların kaldırılma konusuydu. İnsanlar kargalar yüzünden uykusuzluk çekiyor, başları ağrıyor ve sesleri onlara rahatsızlık veriyordu. Bu yüzden de insanlara kargalar fazlalık geliyordu. Toplantının sonunda kargaların kalkması için oy kullanmaya karar verdiler. Oy kullanma bir hafta sürdü. Oyların sonucunda Dünya’daki bütün kargaların Sırk ( o yıllarda icat edilmiş bilgisayar, tablet, telefon, akıllı saat ve televizyonların içine girmeye yarayan alet) kullanarak bir bilgisayara hapsetmeye karar verdiler. On üç gün içerisinde Dünya’daki bütün kargalar toplandı ve Sırk sayesinde bilgisayara hapsedildi.
Artık insanlar kargaların kötü seslerini dinlemeyecekleri için rahat bir nefes aldılar. Ama dört ay sonra insanlar hiç de kargaların gittiği için mutlu görünmüyorlardı. Tam tersine üzgündüler. Çünkü Dünya’nın on yedi ayrı yerinde çok büyük yangınlar oldu. Bu yangınlar sonucunda Dünya’daki ağaç sayısı üç trilyondan yedi yüz otuz sekiz milyona indi. Gökyüzünün büyük bir çoğunluğu dumanlarla kaplıydı. Öyle ki çoğu yerde dumanlar yüzünden nefes alıp vermek zorlaşıyordu. Dünya’daki yirmi sekiz ülkedeki insanların büyük çoğunluğu oksijen yetersizliği yüzünden vefat etti. Yetmiş iki ülkenin de yarısından fazlası çöle döndü. Türkiye’nin de %43’ü çöle döndü. Eğer kargalar olsaydı böyle şeyler olmayabilirdi. Çünkü kargalar yiyeceklerini sakladıkları yeri unuttukları için unuttukları yerlerde yeni ağaçlar çıkıyordu. Sincapların soyu tükenmeye başladığı için sincapların pek bir katkısı olmuyordu. :(
Halk artık kargaların Dünya’ya tekrardan geri dönmesi konusunda hemfikirlerdi. Devlet başkanlarına her gün sayısız itiraz mektubu geliyordu. Sonunda devlet başkanları tekrardan bir toplantı daha yaptılar. Toplantının sonunda bir karar verilemedi. Çünkü kargaların bilgisayardan çıkması için Sırk ın bozulması gerekiyordu. Sırkı sadece bir karışım bozabilirdi. Ama o karışımın listeleri yok edilmişti. Türkiye Devlet Başkanı toplantıda olanları Sırk’ı icat eden Türk bilim insanlarına anlattı. Bu bilim insanlarından biri olan Ahmet eve üzgün bir şekilde döndü. Akşam yemeğinde olanları ev ahalisine anlattı. O sırada oğlu Beyazıt’ın aklına babasına verilen listeyi bir kâğıda kopyaladığı geldi ve akşam yemeğinden sonra o listeyi önüne aldı. Listedeki altmış bir malzemenin elli dördünü buldu ama kalan yedi malzemeyi bulmak için babasına haber verdi. Beyazıt olanları babasına anlatınca babası önce küçük çaplı bir şok geçirdi. Sonra ise oğluna sarıldı ve arabaya atlayıp eksik olan malzemeleri buldular. Ama bir tanesini bulamadılar. Tam sekiz şehir, on altı ilçe, yedi kasaba ve kırk iki de köy gezdiler. En sonunda eksik kalan malzemeyi buldular devlet başkanına gitmek için yola koyuldulalar. Beyazıt yoldayken karışımı kokladı. Karışım araba yağı ve çürük yumurtanın kokusundan bile fenaydı. Iyyyy.
Beyazıt ve babası devlet başkanına karışımı getirdikten birkaç saat sonra yeni bir toplantı daha oldu. Toplantının sonunda karışım kargaları bilgisayara hapseden Sırk’a döküldü. O anda bilgisayardan binlerce karga fırladı. Dünya yavaş yavaş eski haline dönmeye başladı. Ormanlar yeniden hayat buldu. Nüfus azalması son bulundu. Bu nedenden midir bilinmez. Ama Beyazıt ve babası Ahmet artık çok mutlu günler geçiriyorlar. Peki ya sen?